Fehmi KORU
Her eğilimden görüş sahiplerinin bulunduğu yemekli bir dostlar buluşmasında şu günlerde ne konuşulur? Evet, önceki akşam, bizler de o konu üzerinde saatlerce durduk.
AK Parti’ye ters bakmayan ama AK Parti seçmeni de olmadığını bildiğim biri, gecenin bir vaktinde, “Biz” dedi, “Seçimle geldikleri gibi yine seçimle gideceklerini düşünüyorduk, İstanbul seçiminin tekrarının istenmesiyle seçimle gitmeyebileceklerini belli ettiler…”
O anda duyargalarım beni alarma geçirdi.
Ertesi gün ve bugün, bu defa AK Parti’ye her zaman destek çıkmış ve muhtemelen pek çok seçimde AK Parti’ye oy da vermiş birkaç kalemin yazılarında aynı konunun bir başka versiyonuyla karşılaştım.
AK Parti’yi demokrasi konusunda sorgulayan yazılar bunlar…
Zihnim derhal 1996 yılına taşıdı beni.
İslam ve demokrasi konulu tezim
‘Modern Mahrem’ kitabıyla ‘laik’ diye adlandırılan kesim içerisinden o kesimin adı geçtiği zaman al görmüş boğa gibi derhal saldırıya geçtiği ‘başörtüsü’ konusuna olumlu yaklaşmış Prof. Nilüfer Göle beni aradı. Bir Amerikan vakfının az sayıda katılımcılı bir tartışmalı program için kendisini davet ettiğini, ancak iş yoğunluğu sebebiyle olumlu cevap veremediğini aktardıktan sonra, davet sahiplerine ismimi verip veremeyeceğini sordu.
Prof. Göle’den geldiği için teklife olumlu cevap vermekte zorlanmadım.
Uzatmayayım: Bir hafta boyu süren tartışmalarda savunduğum tezleri bir makale olarak da yazmam istendi ve gönderdiğim metin etkili Council on Foreign Relations (CFR) kuruluşunun bir yayınında yer aldı.
Yazımın tezi şuydu: ‘İslam ile Demokrasi Birbiriyle Uyumludur’.
O günlerde bizde ‘demokrasi’ ile ‘demon’ (şeytan) sözcükleri arasında akrabalık kurup şiddetli bir demokrasi karşıtlığı yapanlar yanında, dünyanın çeşitli yerlerinde İslam adına yazıp konuşan ve eylem ortaya koyan birileri de kavramı yerden yere vurma yarışı içerisindeydiler.
Refah Partisi böyle bir ortamda siyasi hayatta ön plana çıkmış, 1995 genel seçiminde, tarihinde ilk kez, rakiplerinden daha fazla oy almayı başarmış ve önüne çıkartılan engellere rağmen sonunda liderini başbakan da yaparak hükümetin güçlü ortağı da olabilmişti.
“Seçimle geldiler, ama seçimle gidecekler mi?” konusu, biraz da Refah Partisi’ni destekleyen çevrelerde demokrasi karşıtlığının prim yaptığı kendini belli ettiği için, o günlerde de tartışma konusuydu.
İçeride ve dışarıda…
Toplantıda savunduğum ve sonradan yazı haline de dönüşmüş tezimle Refah Partisi eksenli o tartışmaya farklı bir açıdan katılmış oldum. Zaten o sırada gazetemde de aynı tezi yazılarımda işlemekteydim.
Refahyol hükümeti uzun ömürlü olamadı. Deneme ‘28 Şubat post-modern darbesi’yüzünden yarım kaldı. Seçimle gelen asker zoruyla gitti. Ben bugün de, sonraki bir seçimde az oy alması durumunda Erbakan’ın ille iktidarda kalma çabası içerisinde olmayacağını düşünüyorum.
Seçimle gelen ‘İslami’ kimlikli iktidarın yine seçimle değişmesine askerler izin vermediler.
O tezi zayıflatan olay ve görüş
Geldik 2019 yılına. Bir dost meclisinde “AK Parti seçimle geldi, ama galiba seçimle gitmeyebilecek” görüşü ifade edildiğinde, AK Parti taraftarı olduğu bilinenlerden, ülkelerinin kanaat önderi kişiler önünde, yabancı bir mekanda ve sonradan bir makale halinde tartışmaya açık biçimde de savunduğum keskinlikte bu ters görüşe karşı çıkılmadı.
“Öyle şey olur mu canım” diyen çıktı çıkmasına, ama o kadar…
İtiraz cılız kaldı.
Ben her şeye rağmen, bugüne kadar savunageldiğim noktadayım. Günü gelip halktan aldığı desteği kaybettiğinde, kendisinden önce başka partilerin başına geldiği gibi, AK Parti’nin de, bir seçim yenilgisine uğraması durumunda, iktidarı boşaltacağına inanıyorum.
Seçimle gelen iktidar yine seçimle değişecektir.
Ancak, İstanbul seçiminin tekrarıyla başlayan süreç, öyle anlaşılıyor ki, AK Parti’ye olumlu bakmayan çevreler yanında, benim dostum gibi AK Parti seçmeni olmasa da iktidarına hep olumlu bakmış kişileri yeniden düşünmeye sevk etmiş bulunuyor.
Partinin itibar ettiği gazetelerde itibarlı kalem sahiplerinin yazdığı tartışmaya açık görüşler de zihinleri karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Eleştiri alan şu görüş sözgelimi:
“İktidarlar adalet, hakkaniyet, likayat, dürüstlük konularında hataya düşebilir, çürüme ve bozulmalar yaşayabilir, doğruluktan sapabilir. Ama düşmana (siyasi muhalefet oluyor) koz verecekse bunlardan şikayet etmek caiz değil, buna meşrudur diyemezmiş Hoca. / Hangi şartlar altında yalan söylemenin ve gerçeği saklamanın caiz olduğunu da ayrıntılı açıklıyor bize.”
Görüşleri eleştirilen ‘Hoca’, AK Parti’nin akıl hocası bilinen bir ilahiyatçı…
Bir süre sonra AK Parti’ye demokrasi açısından destek vermekte olan kişileri de etkisi altına alabilir şimdi başgösteren tartışmalar ve bu durum iktidarın seçimle el değiştirmesi sürecini de hızlandırabilir.
Demokrasinin temel prensibi budur çünkü: Seçimle gelen seçimle gider…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025