Mehmet Y. Yılmaz
Sağlık Bakanı dün Meclis’teki özel oturumda milletvekillerini bilgilendirdi.
Biliyorsunuz Dünya Sağlık Örgütü, bu salgın ile mücadelede en önemli şeyin mümkün olduğunca çok test yapılarak, virüse yakalanmış olanların tecrit ve tedavisi olduğunu açıklamıştı.
Sağlık Bakanı dün açıkladı ki testler 18 merkezde yapılabiliyor.
Bakan laboratuvar sayısının yakında 25 ilde 36’ya çıkacağını "müjdeliyor."
Bu bir müjde midir yoksa bir aczin ifadesi midir, siz karar verin.
Milyar dolarlık şehir hastaneleri yapabilen bir ülke, bütün şehirlerinde test yapamıyor!
Belli ki "test kiti" konusunda da sorun var.
Bakanlığın salgın nedeniyle oluşturduğu Bilim Kurulu’nun üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, geçtiğimiz hafta sonunda Hürriyet’te yayımlanan röportajında şunu söylüyordu:
"Geçen haftaya kadar Türkiye’de hastalık görülmediği için primerleri yurt dışına satıyorduk. Ancak geçen haftadan itibaren vaka görüldüğü için artık göndermiyoruz. Türkiye’deki üretimin haftalık 2 bin primer hazırlama kapasitesi var. Ancak test sayılarını artırmaya çalışıyoruz."
Ve şimdi de Sağlık Bakanı’nın dün söylediği şu sözleri dikkatle okuyalım:
"Kendi tanı kitimizi geliştirdik. Amerika'ya 500 bin kit verdik. 7’si İstanbul'da olmak zere farklı illerimizde bugün itibariyle 18 laboratuvarda analiz yapıldığını söylemiştim, yakında bütün büyük şehirlerde test yapabilir olacağız. Yarın hızlı tanı kiti devreye girmiş olacak."
"Nasıl yani" diye kendi kendinize sorduğunuzu duyar gibiyim.
Memlekette test yapan merkez sayısı az, çünkü zaten elde yeterli kit yok. Ama biz bu salgın ortamında ABD’ye 500 bin test kiti "vermişiz."
Niye?
Bilim Kurulu üyesinin söylediğine göre "bizde hastalık görülmediği için"!
Peki "bizde hastalık görülmesi" herkes için bir sürpriz mi oldu?
Bu zaten beklenen bir şey değil miydi?
Koronavirüs'ten önceki SARS ve MERS salgınları herkese öğretmişti ki mümkün olduğunca çok test yapmak, testi pozitif çıkanları toplumdan tecrit etmek, bu salgınlarla mücadelede en etkili yöntem.
Nitekim Güney Kore, Singapur, Hong Kong örnekleri bu tezin doğruluğunu son salgında da bir kez daha gösterdi.
O halde hangi akıl Türkiye’de üretilen 500 bin test kitinin ABD’ye satılmasına göz yumdu?
Dün sorduğum soruyu bir daha sorayım:
Türkiye’de hükümetin bu salgını en az kayıpla atlatabilmek için yapabileceklerinin hepsini yaptığından, "bakanın çok iyi çalıştığından" hala emin misiniz?
* * *
Çalışan kesimlerin gözü açılır mı?
Koronavirüs salgınının dünyanın geleceğini şekillendirecek önemde gelişmelerin başlangıç olacağı ile ilgili yorumlar okuyorum.
Kapitalizm nasıl ki zaman içinde, belli tarihsel ve toplumsal koşulların bir araya gelmesiyle ortaya çıktıysa, yerine geçecek olan yenisi de zaman içinde koşulların olgunlaşmasıyla ortaya çıkacaktır.
Bu salgın belki bu yoldaki kilometre taşlarından birisi olabilir. Belki de olmaz. Bunu bugünden öngörebilmek biraz da falcılık sayılır.
Ama şunu söyleyebilirim: Bu salgın, iktidardaki kadronun gerçek yüzünü emeğiyle yaşamak zorunda olanlara göstermiş olabilir.
Cumhurbaşkanı’nın salgın nedeniyle "ekonomik tedbir" diye açıkladıklarına bakarsanız, imam hatipli, düz liseli ayrımı yapmadığını göreceksiniz. Tıpkı baş örtülü – başı açık ayrımı yapmadığı gibi. Tıpkı inançlı – inançsız ayrımı yapmadığı gibi.
O ayrımlar seçim vakti lazım oluyor ona. Refahı, toplumun bütününe paylaştırmaya sıra gelince değil.
Bu kriz nedeniyle hangi kesimler arasında ayırım yaptığı belli: Zenginler bir yana, fakirler diğer yana!
Zenginleri seviyor, onlara kısıtlı da olsa bazı imkanlar sağlıyor, fakirlere kolonya ve maske düşüyor.
İçişleri Bakanlığı dün açıkladı: 149 bin 382 işyeri, hükümetin aldığı kararla kapandı.
Neresinden baksanız 500 binden fazla insan işsiz kaldı. Buralarda çalışanların çoğu bahşişler ile geçiniyordu. Şimdi bahşiş de yok, asgari ücreti geçmeyen maaşları da!
Bunun dışında, karantina endişesi nedeniyle kaç işyerinin kapandığını bilmiyoruz. Özellikle perakende sektöründe çok işyeri gönüllü olarak kapandı.
Oralarda kaç kişi çalışıyordu, maaşlarını daha ne kadar almaya devam edebilecekler, bilmiyoruz.
Gündelik çalışanlar var. Ev işçileri, taksi şoförleri, grafikerler, fotoğrafçılar, inşaat işçileri, oto tamircileri, tur rehberleri ve daha birçok meslek grubundan gündelik çalışanlar. Onlar da işsiz kaldı.
İhracata yönelik çalışan fabrikalar var. Tekstilden tutun, otomotiv ve yan sanayine kadar. Ürettikleri mal ellerinde kaldı, bir daha eski kapasitede üretime ne zaman başlayacakları belirsiz. Bugün yarın işçilerini ücretsiz izne çıkarmak zorunda kalacaklar.
Bu işsiz kitlenin azalan tüketiminin işsiz bırakacağı başka sektörlerin çalışanlarını da ekleyin.
Ekonomik pakette, işçiyi, köylüyü korumaya yönelik bir önlem gördünüz mü?
Kim bilir, belki bütün bu kesimler de aslında çıkarlarının ortak olduğunu bu salgın sayesinde görmüş olacaklar.
Şimdi diyeceksiniz ki, "çalışan kesimler bunu görseler ne işe yarayacak? Onlara ciddi bir alternatif program sunan mı var?"
Ben de diyeceğim ki haklısınız!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024