Sezin ÖNEY
Barselona'nın ünlü ve mimari olarak gerçekten farklı katedrali La Sagrada Familia, yapımına başlandıktan tam 132 yıl sonra, "inşasının son dönemine" girdi. Mimarı Antonio Gaudi, onun ömründe bir türlü tamamlanamayan katedralin ne zaman biteceği sorulduğunda, "Müşterimin sabrı var" diyordu.
Evet, "müşteri", "Tanrı katı" olunca, zaman sonsuz gerçekten de...
"Türkiye'de siyasetten ekonomiye, hak ve özgürlükler sicilinden güvenliğe sorunlar ne zaman çözülecek" sorusunun da yanıtı, ne yazık ki, Gaudi'nin verdiğine benzer...
Tarihin sabrı var...
Türkiye, bu hali ve hatta daha kötüsüyle yıllarca sürüp gidebilir.
Tarihin sabrı, biraz Türkiye'ninkine de bağlı. Yani, Türkiye'nin halkınınkine...
Halkın sabrını ölçecek olansa, bir güç çekişmesi ve bu çekişmesinin yol açacağı "türbülans", kaos, istikrarsızlık...
Yakın zamanda, Türkiye'nin bir seçim yapması gerekecek; devlet çevreleri, yani Ankara'daki asıl seçim, "Batı İttifakı"nın bir parçası olarak mı kalınacak, yoksa "değerli yalnızlıkta" yeni derinliklere mi inilecek sorusuna düğümleniyor.
Başkanlık sistemine geçiş, yani gerçek bir "REİS" sistemine doğru adım atılması, Batı İttifakı'ndan kopulması anlamına geliyor. Batı İttifakı ile ilişkiler derken, ABD, Avrupa Birliği kurumları ve ülkeleri, NATO ve Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan beri ittifak içinde olduğu "Batı ağı" ile diplomatik ve siyasi bağları kastediyorum.
Ankara'daki, Batı'ya sırtını dönme, yani "değerli yalnızlığı" seçme yönelimindekiler, "tek adam" rejiminin Türkiye (ve kendileri) için "tek seçenek" olduğunu düşünenler kadar, aşırı milliyetçi kesimlerden de oluşuyor. Kastettiğim aşırı milliyetçi kesimler, 2007'de Hrant Dink'in öldürülmesi, Malatya Zirve Katliamı gibi karanlık işlerin Türkiye'nin başına çöktüğü dönemden anımsanır herhalde.
"Değerli yalnızlıkçılar"dan, "tek adamcılar", Batı'nın zaten Türkiye'ye mecbur olduğunu düşünüyorlar. "Yekpare başkanlığa" geçiş dönemi ile ertesinde Batı ile ilişkilerde "biraz sarsıntı" yaşansa bile, sonunda "REİS"in gücü ve milli iradesine Batı'nın boyun eğeceğini düşünüyorlar. Aşırı milliyetçi cenah ise, "değerli yalnızlığın" ülkülerine ermesine sağlayacağını ve zamanı gelince, iktidar gücünün tamamen kendilerine geçeceği inancında...Yani, "REİS sistemine" geçişin, zamanı gelince inilecek bir tramvay olduğu hesabıyla, günlerini bekleyip, tramvayın yoluna destek oluyorlar.
Öte yanda ise, iktidar ve ordu, bürokrasi çevrelerinde, Batı İttifakı'nın eleştirdikleri, sıkıntılı buldukları yönleri olsa da, Türkiye için, son kertede tek yönelim, seçenek olduğunu düşünenler var.
Bu taraf, "Reis"in, başkanlığı veya süren cumhurbaşkanlığında, bir tür "İngiltere modeli" ile kendisini "Saray" ile sınırlaması gerektiği fikrindeler. İngiltere, onların tahayyülünde, "Monarşik Cumhuriyet" olarak nitelenen, "Kraliçe"nin, sembolik ve onursal öneme sahip olduğu bir yapı. Ve, Türkiye de, tam teşekkül başkanlık ile, bugünkü "kutuplaşmaya sıkışmış parlamenter sistem" arasında bir "üçüncü modele" yönelmek mümkün diye düşünüyorlar.
"Başkanlık ile parlamenter sistem arası model ile, Batı İttifakı ile ilişkiler de korunabilir; fakat, Türkiye, biraz daha 'yerli ve milli', daha askeri/militer, daha milliyetçi, daha başına buyruk ama son kertede 'Batı kurumsal ve diplomatik çevresinin şemsiyesi altında' bir ülke olur" kanaati hakim bu kanatta.
Tüm bu tarafların, Kürt Sorunu konusunda "şahin" tutuma sahip olduğunu; 2015 yazından beri de, bu "şahinlik", "silah arkadaşlığı" ile devletteki güç ve iktidar dengelerin korunabildiğini de ekleyelim.
Ankara'nın bu tablosunda, evrensel anlamıyla, "demokrasi", "insan hakları", "özgürlükler" tartışmalarına yer yok. Herhangi bir "yumuşak güce" de.
"Sert güçlerin" çekişmesi bu...Siyaset ve Türkiye Büyük Millet Meclisi de, giderek kifayetsizleşiyor; geçirdiği felç sürecinin kötüleşmesi ile, ölüm döşeğinde can çekişiyor.
İçinde çok farklı kutuplar, aktörler barındıran; çok hareketli bir güç çekişmesinden bahsediyoruz. Son perdede, Suriye savaşındaki yanlış tutumlardan Rusya ile aranın bozulmasına, "kesilecek faturalar" var ve kaybeden taraf, faturanın da kesileceği adres olacak.
Tabii, bir fatura da, Kürt Sorunu'nu "şiddet ile çözmenin vebalinin" kime fatura edileceği... Çünkü, ister eski çözüm masası, isterse Ankara icadı fikirle, "dindar ve devletle uyum içindeki Kürtlerle masa" -bir masa, bir diyalog kanalı açılacak. Batı İttifakı kanadı, eski çözüm masasına da çok olumsuz bakmıyor gibi... Ancak, öteki kanat; diyalog kanalını, "kalabilen Kürtlere lütuf" gibi sunacak...
Bir altı ay, bir sene var ki Türkiye'nin önünde; bu dönemde her şey olabilir.
Ülkenin bu halini, uçurumdan uçmuş, havada "giden" bir arabaya benzetiyorum. Araba havada uçtuğu, yere çakılmadığı için "gidiyor" gibi gözüküyor. Kamuoyu olarak biz de, iyimser olsun kötümserler olsun; "gidiyor işte" diyoruz.
Bu güç çatışmaları döneminde, ortada dolaşan öyle yüzer gezer karanlık tipler ve ortamdan yararlanmaya çalışacak gölgeler var ki; kaos ve gerilim kaçınılmaz.
Bir altı ay, bir yıl var ki Türkiye'nin önünde; o dönem her şey olabilir.
Sevgili Haberdar ailesi; okuyucuları ve editörleri, çalışanlarından özür dilerim-son dönemde yazı günlerimi atladım. Türkiye siyaseti üzerine, Ankara'dan bakarak yazarken, "can çekişen bir siyaset" üzerine yazmakta zorlandım. Ülkenin üzerine, çok gri, çok güvenliksiz bir hava çöktü ve siyasetçilerden gazetecilere, "yaşam tehdidi" çok ciddi boyutlara geldi. Bu kasvet, "başkalarının acılarına ve yüküne" kayıtsız kalamama hali de, yazma arzusu ve hevesini öldürüyor insanın.
Artık Perşembe-Pazar günleri, aksatmadan, objektif gözlemlerimi aktarmaya devam edeceğim. Yeter ki, okuyuculara yeni bir şey verebileyim, "kubbede bir hoş seda" olarak gelip geçebileyim.
SEZİN ÖNEY / HABERDAR
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024