Mehmet Y. Yılmaz
Bir sokak röportajında bir vatandaş “ben muz yiyemiyorum, Suriyeliler kilolarca muz alıyor” deyince, çivisi çıkmış memleketim, bir kez daha sarsıldı.
Yazımın başlığını, bu olayla ilgili yapılan resmî açıklamadan aldım.
Kendi başına komik, okudukça gülesim geliyor.
Çünkü “provokatif amaçlı muz yeme eylemi” daha çok soft pornoda rastlanan bir klişedir ve bunun gelip bir resmî açıklamada kendisine yer bulması, bana absürt komedi filmlerini hatırlatıyor.
Ancak bu durum aynı zamanda ülkemizin içinde bulunduğu ruh halinin pek sağlıklı olmadığını da gösteriyor ki gülebilmek ne mümkün!
Son açıklamalara bakılırsa bu eylem yüzünden, 45 Suriyeli geçici göçmen sınır dışı edilecek.
“Sınırın dışı” Suriye olacak sanırım ama bu insanları Suriye’deki savaştan kaçıyorlar diye ülkemizde misafir etmiyor muyduk?
Öte yandan üzerinde esas durmamız gereken konu muz yiyemeyen vatandaşımızın sorununun kaynağı olarak Suriyeli sığınmacıları görmesi ve göstermesi.
Vatandaşlarımızın çoğu muz yiyemiyor çünkü bu ülke iyi yönetilmiyor, kaynakları iktidarın kendi zenginlerini yaratmak ve yaşatmak projelerinde heba ediliyor.
Muz yiyemiyor olmalarının sorumlusu sığınmacılar değil.
Tek başına iktidarlarının 20. yılını doldurmak üzere olan bir yönetim var, bu 20 yılda Türkiye ekonomisinin yapısal hiçbir sorunu çözülmediği gibi üzerine yeni sorunlar da eklendi.
Ama vatandaşımız muz yiyememenin sorumlusunun Suriyeliler olduğunu düşünüyor.
Bu konuda yalnız olmadığını tahmin etmemiz de hiç zor değil.
Nitekim sosyal medyada yazılıp – çizilenlere bakarsanız, “provokatif amaçlı muz yeme eylemi” yapan genç sığınmacılar, sınır dışı edilerek ucuz kurtulmuş da olacaklar.
“Had bildirme” konusunda halkımızın elinin ayarının iyice kaçtığını gösteren örnekler de var.
Normal bir ülkede olsa gülünüp geçilecek bir eylemin, böyle yankı uyandırması, iktidar kadar muhalefet için de bir uyarı olmalı.
Muhalefetin bazı unsurlarının, Suriyeli ve Afgan sığınmacılar üzerinden iktidarı sıkıştırmak istemesi, iktidar ortaklarının bazı unsurlarının da aynı çizgiye yönelmesi, Türkiye’nin geleceğine büyük bir sorunun tohumlarını ekiyor.
Sığınmacı düşmanlığı üzerinden yapılacak siyasetin bugün az da olsa getirisi olabilir ama bu uzun vadede Türkiye’nin içinden çıkmakta çok zorlanacağı başka sorunların doğmasına da yol açar, bunu herkesin aklında tutması lazım.
Şu anda ülkemizde 3 milyon 723 bin Suriyeli sığınmacı var.
Artış hızı çok düşmüş olmakla birlikte bu sayı her yıl artıyor.
Sığınmacıların yarısı 18 yaş ve altında. Bir bölümü Türkiye’de doğdu.
Bazıları çok küçükken geldiler, ana vatanları ile ilgili en küçük bir anıları bile yok.
65 yaş üzeri sığınmacı sayısı sadece 70 bin. Yani sığınmacıların yarısına yakını da çalışma çağında, Türkiye’de iyi kötü iş buldular, bazısı kendi işini kurdu.
Ve bütün araştırmalar gösteriyor ki Suriye’de her şey yoluna girdikten sonra bile sığınmacıların en az dörtte üçü Türkiye’de kalmaya devam edecek.
Sığınmacı düşmanlığını körüklemeye devam edenler bilmeli ki düşmanlığın artması, Türkiye’nin kırılgan fay hatlarına yeni bir tanesini daha eklemekten başka bir işe yaramayacak.
Sünni – Alevi, Türk – Kürt meselelerini çözememiş bir ülkeye bir de Suriyeli – Türk sorunu mu eklemek istiyoruz?
Hem iktidarın hem muhalefetin bu gerçeği görmesi gerek.
Sorunumuz, ezici çoğunluğu genç olan sığınmacıların bu topluma nasıl uyum sağlayabileceklerini bulmak.
İktidarın da muhalefetin de böyle bir programa sahip olduğunu duymadık.
Önümüzdeki seçimde, Suriyeli sığınmacılar konusu ucuz popülist propaganda için kullanılacak; bugünden bunu görebiliyorum.
Ancak ülkeyi yönetme sorumluluğuna talip olanların, ucuz propaganda yerine uyum sorununu nasıl çözeceklerini anlatacaklarını ümit edelim.
***
“Muz alamayanlar” aynı derdin ortağıdır!
Bu haberi dün T24’te okudum, özetleyerek aktarıyorum.
“Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı Bağlarbaşı Mahallesi'nde narenciye paketleme tesisinde çalışan 13 yaşındaki kız çocuğu Ula Kerem, eşarbı makineye takılınca hayatını kaybetti. Ula Kerem’in yardımına koşan arkadaşı Şehed El İbrahim ise aynı makineye kolunu kaptırdı. Hastaneye kaldırılan Şehed El İbrahim’in tedavisi devam ediyor.”
Şehed El İbrahim’in kaç yaşında olduğunu bilmiyoruz ama zavallı Ula Kerem yaşlarında olduğunu tahmin edebiliriz.
İsimlerinden de anlayacağınız gibi bu iki çocuk işçi Suriyeli sığınmacı.
“Muz alıp yemek” yerine narenciye paketleme tesisinde çalışıyorlar.
Kim bilir onların yaşında daha kaç çocuk var bu tür tesislerde can güvenliğinden, sosyal güvenlikten mahrum, üç kuruşa çalışan.
13 yaşındaki kız çocukları, böyle bir otomatik makinenin başında değil, okullarında olmalıydı.
“Muz alamayanların” meselesi, birbirleri ile ilgili değildir.
Onların temel meselesi, bu acımasız sömürü düzenidir.
Türk de olsa, Kürt de olsa, Arap da olsa, Afgan da olsa muz alamayanların sorunu ortaktır, çözümü de ortaktır.
Yabancı düşmanlığı, sorunların ve çözümünün ortak olduğunu unutturmak isteyenlerin marifetidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024