Sezin ÖNEY
Bir adım ötesi Tuna...
Yaşam ve ölüm arasında, bir adım var.
Ayakkabılar dizili Tuna boyu.
Sahipsiz ayakkabılar...
Budapeşte’de, eğer, benim orada olduğum zaman hep gidip biraz dünyadan mola aldığım“Magnolia” adlı hamamlı havuzlu yerin önünden geçip, Zoltán Sokağı’nın Tuna’ya kavuştuğu yere doğru ilerlerseniz, Gyula Pauer ve Can János Togay’ın eserini de görürsünüz.
Tuna kıyısında, kimi dağınık, kimi hafif bir umursamazlıkla eve adım atarcasına savruluvermiş, kimisi müthiş bir intizamla bırakılmış ayakkabılar sahipsiz duruyor.
İkinci Dünya Savaşı kâbusunun bitmesine dokuz ay kalmışken, Tuna kıyısına kurşuna dizilmek üzere götürülenlerden ayakkabılarını çıkartmaları istenmişti. Sonra da, sırtlarından vurulup Tuna’ya düşüverdiler; nehrin buz gibi sularına karışıp yitip gittiler.
Geriye ayakkabılar kaldı.
Sahipsiz ayakkabılar.
24 Aralık 1944.
O gece, Nazilerle işbirliği içindeki Ok ve Haç partisi milisleri, İsveçli diplomat Raoul Wallenberg ve İsviçreli meslektaşı Carl Lutz tarafından Budapeşte merkezinde bin bir diplomasi numarası ile korunabilen, 100 kadar “sığınak” binadan birine baskın yaptı. Wallenberg ve Lutz tarafından kiralanıp, “İsveç ve İsviçre toprağı” ilan edilen binalarda, Nazilerden korunan Yahudiler ve bazı diğer kaçaklar barınıyordu.
Camdan ev
Baskın yapılan bina, Vadasz (Geyik) Caddesi 29 Numara idi. Yani, savaş öncesi, “Anadolu” değil ama “Macaristan” Kaplanı olan Weiss ailesinin şehrin merkezinde 1930’larda kurduğu cam üretimhanesi, Üvegház (Cam Ev).
Lutz tarafından “İsviçre toprağı” ilan edilen Üvegház’da, üç bin kadar Yahudi’nin barındığı olmuştu; sonuçta, iki katlı, çok da büyük olmayan bir mekândan bahsediyoruz. Bu kadar insan, balık istifi ne şartlarda yaşadı, bir düşünmek bile insanın içini titretiyor.
Ancak, dışarısı da, ölüm demek.
Üvegház’daki bir kişinin, Pinchas Tibor Rosenbaum’un hikâyesi, Walking with the Enemy(Düşmanla Yürümek) adlı bir filme konu oldu. Bu film, yakında gösterime girecek. Rosenbaum, “kusursuz Aryan” görünümüyle, kendisine Ok ve Haç Partisi’nde yer buluyor; tabii, Yahudiliğini gizleyerek. Ve bu sayede, sığınak evlerdeki Yahudileri koruyor, binlerce kişinin yaşamını kurtarıyor. Ancak, kendi ailesinin toplama kamplarına gönderilmesine engel olamıyor.
Rosenbaum gibi, “düşmanla” işbirliği yapıyor görüntüsü altında, yaşam kurtaran başkaları da var.
Mesela, Ok ve Haç’ın milliyetçiliğine kanarak onlara katılan ve yapılan mezalim karşısında dehşete düşen emniyet amiri Pál Szalai gibi.
Szalai ile beraber İsveç Büyükelçiliği’nde çalışan Károly Szabó da, dönemin “çift kimlikli” kahramanlarından. Szabó’nun siyah deri ceketi ile sert bir imaj çizdiği ve bu “ağır abi” görüntüsüyle, birçok Yahudi’yi ölümden kurtardığı anlatılıyor.
O kadar ki, Hollywood filmlerindeki deri ceketli Gestapo görüntüsünün gerçeklerden çok, Budapeşte’de korkunun kol gezdiği gecelerde, sokakları esip geçen Szabó’nun imgesine dayandığı da öne sürülüyor.
Szabó, deri ceketi özellikle, savaş öncesi görevi olan daktiloculuktan “kurtarıcılığa” geçerken, “korkutucu” bir portre çizmek için satın almıştı.
Sadece deri ceketi değil, asıl cesareti, Szabó’yu bir kahramana dönüştürmüştü. Ok ve Haç’ın Üvegház’a baskını sonrası, Nazilerle işbirliği yapan bu partinin merkezine karşı baskın gerçekleştirmek ve gözlerini kırpmadan insanları katleden infazcılara silah çekmek, herkesin harcı değildi. Szabó, gözüpekliğiyle Üvegház’dan götürülenlerin büyük bir kısmını kurtarmıştı.
Keza, Wallenberg’in de, Auschwitz Toplama Kampı’na yollanmak üzere trene bindirilmiş Yahudileri, sahte pasaportlarını göstererek kurtardığı esnada, Ok ve Haç milisleriyle Nazi askerlerinin bu cesaret karşısında ağızlarının açık kaldığı anlatılır. O kadar ki, Wallenberg’e doğru ateş ettikleri hâlde, onu bilerek ıskalamışlar; adeta bu deli cesareti, Wallenberg’in üzerine bir zırh gibi geçmiş.
Düşman: “Bizim dışımızda herkes.”
Sadece Yahudiler değil, Çingeneler, eşcinseller, muhalifler, Nazilerin yok etmek istediği daha niceleri; yaşam ve ölüm arasında bir adımda mücadele verdiler.
Tuna, bir adım ötesi.
Milliyetçi söylemlerden ırkçılığa geçiş de.
Bunu sadece, bugünlerde gündeme gelen Birgül AYMAZ Güler gibi isimler değil, son yıllarda artan dozda ayrımcı söylemleri savuran bakanlar, iktidar partisi milletvekilleri de, bir durup düşünsün; Tuna kıyısındaki ayakkabılar gibi sahipsiz kalan binlerce ayakkabı var Türkiye’de, sadece 1990’ları hatırlamak yeter.
Veya, “Samastyalaşan” Samatya’yı; çünkü, ayrımcılığın ucu bucağı yok aslında Türkiye’de.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Olağanüstü koşullardan çıkış
3.02.2025 - Lucifer etkisi: Can ve cam kırıkları
29.01.2025 - Çanlar kimin için çalıyor?
17.01.2025 - ABD seçimleri: Neden böyle oldu?
7.11.2024 - Şahinlerin barışı
6.11.2024 - Bu 'süreç' neyin süreci?
24.10.2024 - Dönüm noktası bir ziyaret
27.06.2024 - Meksika’nın ilk kadın başkanı çetelere karşı
7.06.2024 - Siyasi cinayetler: Slovakya’dan Türkiye’ye
26.05.2024 - Etki Ajanlığı Yasaları: Ne, nerede, nasıl?
20.05.2024
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Basbakanin "Turkiyede 100 bin kacak Ermeni var, kafami bozarsaniz atarim disari" sozunu hatirlatmak isterim. Hem kacak Ermenileri rehin olarak goren bu zihniyeti, hem sayilari onla carpip abarttigi icin basbakani elestirmeniz gerekirdi.