Sezin ÖNEY
Bu mayıs, Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından hayati bir sınav bizi bekliyor.
Kamuoyu, medya konudan tamamen habersiz.
Sessiz sedasız, Ankara’da bir bakanlığın gri, donuk odalarında bir yerlerde, Türkiye’nin son dönemdeki en önemli demokratikleşme adımlarından biri için çalışan bürokratlar da, çalışmanın talimatını veren siyasetçiler de, ellerindeki “sihirli değnekten” bihaber.
Roman Açılımı’nın ilk somut meyvesi, mayıs ayında taslağı hazır olacak bir çalışma; “Ulusal Strateji Belgesi”.
Türkiye tarihinde ilk kez, bir etnik kimlik grubunun adı konarak, meseleleri sivil toplum örgütlerinin ve ilgili tarafların geniş çaplı olarak görüşleri alınarak, sorunlarının çözümü için bir strateji belgesi üretiliyor.
2011’de Avrupa Birliği, tüm üye ve aday ülkelerden, Roman hakları için, bir “Ulusal Çerçeve” belgesi hazırlanmasını istemişti. Gelecek yıl da, AB, Romanların durumlarının iyileştirilmesi için ciddi boyutta maddi kaynakları, Ankara’ya aktarabilir.
AB’nin, fark etmesek de, böyle dönüştürücü bir etkisi var hepimizin hayatında. Roman Açılımı’nın, devletle Roman gruplar arasında yarattığı etkileşim, sivil toplum aktivistlerinin dirayetli çabaları ve AB’nin özendirici etkisi, birleşerek, bir strateji belgesi oluşturulmasına giden yolu açtı.
Hepimiz için bir sınav
Bu belge, eğer ki, “hak temelli” bir görüşe sahip olabilirse, “sıradan insanlar” olan hepimiz için şeytanın bacağı kırılmış olacak.
Çünkü ülkenin en yoksul ve yoksun kesimi olan Romanların, bir insan olarak, bir vatandaş olarak haklarının olduğunun ve bu hakların yadsındığının tanınması, “devletin, hak bahşeden değil, hakkı korumak ve geliştirmekle yükümlü bulunan bir araç olduğunun” o devletin genetik kodlarına işlemesi demek.
Bireyin “insan” olduğu için ve bir insan olarak sahip olduğu kimliğinden ötürü, “doğuştan haklara”sahip olmasıyla, bir devletin rica-minnet hakkı bahşiş gibi dağıtması arasında dağlar kadar fark var.
Aksine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan Sağlık Bakanlığı’na çeşitli birimlerin katkısıyla oluşturulan bu Ulusal Strateji Belgesi, eğer ki, “Romanların tek sorunu, yoksulluktur, onları kalkındırarak topluma kazandırmalıyız” gibi klişe bir yaklaşıma sahip olursa, “TC devleti tarihine” bir “dostlar alışverişte görsün” çalışması daha eklenecek.
Hak temelli yaklaşım neden “hayati”?
Yıl 2010; Ataşehir’de, beton devlere benzeyen gökdelen sitelerinin hemen eteklerinde, bir incecik naylon çatı altında, yani bir derme çatma baraka bile değil, birkaç çöp torbasının birbirine iliştirildiği bir “sığınakta” yaşayan bir adam öldü.
İnsan hakları aktivisti Hacer Foggo, o dönemde, HerTaraf’ta yayımlanan “Çekin Elinizi Romanların Üzerinden” adlı yazısında, Gani’nin hikâyesini şöyle dile getirmişti; “1 Nisan 2010 Şaka Günü’nde şaka gibi bir metrekarelik bir çadırda Ataşehir Kaymakamlığı’nın tam 50 metre arkasında lüks binaların ortasında, doktor raporuna göre de açlık ve bakımsızlıktan yaşamını yitirdi”.
Gani, zihinsel engelli karısı ile beraber, yoksulluğun en beter hâllerini yaşıyordu, ancak devlete göre,“hiç kimseydi”. Foggo, bir başka yazısında da, kaymakamlığın yaklaşımını şu yakıcı sözlerle“özetlemişti”; “Kimliği olmadığı için Gani’ye sosyal yardımlaşmadan, sosyal erzak veremedik”.
Buna karşılık, kaymakamlık, sözkonusu “yıkım” olduğunda Gani’nin son derece “farkındaydı”; “evi”olan naylon çadır, ölümünden sonra çadır, “orantısız güç kullanımıyla” bir buldozer darbesiyle dümdüz ediliverdi.
Gani’nin ölümü ertesi, şu haber, medyada yer buldu; “Roman vatandaş, nüfusa kayıtlı olmadığı için kimliği bile olmayan yaklaşık 100 bin Roman için umut oldu. Gani’nin hikâyesinden oldukça etkilenen Devlet Bakanı Faruk Çelik, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a bir yazı yazarak, kimliksiz Romanlara kimlik çıkarılması için gereken kolaylığın sağlanmasını istedi”.
Çelik’in, bu trajediden etkilenmesi ve harekete geçmesi, kulağa “olumlu bir gelişme” gibi gelebilir.
Oysa bu durum, Türkiye’de tam da “insanlar” olarak zavallılığımızın göstergesi. Devlet kudretinin, bizi tanımasına, sevmesine, yardım eli uzatmasına muhtacız.
Kanser Dilek Özçelik’in, Bakan Erdoğan Bayraktar’dan yardım istemek zorunda kalması, Bakan’ın yardım olarak cebine para sıkıştırması, Özçelik’in, “Ben dilenci değilim” isyanı da, “insanın” hâlinin ne seviyede olduğunu anlatan bir başka örnek.
Yıl boyu, medyada yer alan, “Cumhurbaşkanı, Başbakan’dan ailesi için iş isteyen çocuğa yardım” gibi vakalara devletin gücünün “iyilik” için kullanılması, sanki olumlu haberlermiş gibi seviniyoruz.
Aslında, zaten doğuştan sahip olduğu hakları talep etmek zorunda kalan bireylere, kişisel trajedisinin sonlandırılması için “yardım edilmesi”, üzerine karalar bağlayarak düşünmemiz gereken insanlık hâlleri.
Özçelik’e zarif ve gururlu duruşu için teşekkürler, acil şifalar; hep beraber “iyileşelim”.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024