Sezin ÖNEY
Avusturya’da Graz kentinde, bugünlerde Uluslararası Azınlık Dilleri Konferansı/International Conference on Minority Languages düzenleniyor. (http://icml14.uni-graz.at)
Ana tema, “Tahakküm Altındaki Diller”...
Bu konferans için yola çıkarken, dil meseleleri ile ilgili geçmişimi şöyle bir düşünüyorum. Konuyu çalışmaya başlayalı, 10 yıl olmuş.
10 yılda, Türkiye’de çok şey değişti.
Hep bunu dile getiriyoruz zaten; ama bu 10 yılda, değişmesi gereken kadar çok şey de değişmedi.
Dil hakları konusuna baktığımızda da, Türkiye gelebileceği yere geldi diyemeyiz çünkü hâlâ “anadil”, bir siyasi oyuncak. Siyaseten saygı gören, onay gören bir hak değil.
Gökçeada’daki Rum İlkokulu’nun, yaklaşık yarım asır sonra açılması, olumlu bir habermiş gibi yer alıyor medyada. O da, yer bulabildiği kadarıyla...
Okulun sadece iki öğrencisi olması, 1964’ten bugüne kapalı kalması, İstanbul dışında benzeri “azınlık” veya “anadilde eğitim” yapan okulların olmaması mesele edilmiyor.
Bardakta bir damla var adeta; o damlaya bakılarak da, bardağın dolu tarafı övülüyor.
2013 itibariyle, dünyanın en yoğun “polisleşmiş” ülkelerinden ikincisi Türkiye. Bloomberg’in verilerine göre, dünyada nüfusuna oranla en fazla polisi olan ilk ülkeyse, Rusya. Üçüncü sırada, İtalya var. (http://www.bloomberg.com/visual-data/best-and-worst/most-heavily-policed-countries)
Türkiye’nin diğer “en”leri, dünyadaki en yüksek benzin fiyatlarına sahip olması ve asgari ücretle, ortalama maaşın en yakın olduğu ülke olması.
“Bardağın dolu tarafına” bakarsanız, Türkiye’nin en çok altın satın alan ikinci ve en çok araba satışı yapılan yedinci ülke olduğunu da görürsünüz.
Ortalama maaşın düşüklüğüne değil de, asgari ücretin “yüksekliğine” dikkat çekersiniz.
Bardağın dibindeki damlaları, okyanus olarak görenlerin, vitrindeki ampuller gibi parıldadığı şu günlerde; Türkiye’de siyaset her zamanki gibi, sorun çözmekten çok sorun yaratıyor.
Politikanın sorun çözme kapasitesi düştükçe, toplumsal bunalımlar, bunalımlarla beraber de “polisleşme” artıyor denebilir mi?
“En polis”, Rusya’yı değil; İtalya’yı ele alalım.
İtalya, göçmen korkusu ve göçmenlerle ilgili sorunların en çok yaşandığı Avrupa ülkelerinden birine dönüştü son 10 yılda.
2007’de, bir ordu mensubunun eşi Giovanna Reggiani öldürüldü; olayla ilgili Romanya göçmeni bir Çingene suçlandı. O dönemde, olayın yarattığı infialle, Çingenelerin çadırları yakıldı, linç girişimleri gerçekleşti. İktidardaki, Romano Prodi yönetimindeki merkez sol hükümet, “İtalya’nın suçluların cenneti hâline gelmeyeceğinden” dem vurdu. Ertesinde iktidara, Silvio Berlusconi geldi. İtalya sokaklarına, faşizm döneminden sonra ilk kez “askerin inmesine” karar verildi.
2010’da, Türkiye’de “Selendi vakası” yaşandı. Manisa’nın bu ilçesinde, Romanların evleri taşlandı, bir gecede “sürüldüler”. Olayla ilgili Hilal Küey’in avukatlığını yaptığı davada, ivedilikle yapılan tek şey, olaya karışan devlet görevlileri ile ilgili takipsizlik kararı oldu. Mağdur ve sanıkların ifadelerinin alınması üç yılda tamamlanabildi.
2013 itibariyle, Selendi bir Türkiye klasiği.
Sıklıkla benzeri olaylar yaşanıyor. Daha yeni, İznik’te saldırıya uğrayanlara, “Çoluk çocuk banyoya kilitlenip saklandık” dedirten ev baskınları yaşandı.
İnsan hakları savunucusu Hacer Foggo’nun deyişiyle, “Romanlara ilişkin hemen her adli mesele, linç girişimine yol açıyor”.
Toplumsal huzursuzluk ve husumetle beraber, polis sayısı da artıyor; siyasetin sorun çözme yetisi ise, yok...
Daha fenasıysa, politikanın toplumsal sorunları çözebilme umudu da, düştükçe düşüyor.
Üstüne üstlük, “linç” kadar faili meçhuller de, daha toplumsal kaynaklı, daha “sivil” sorunlara dönüşüyorlar.
Sahi, gencecik Ahmet Atakan’ın öldürülmesinden sonra da, gönül rahatlığıyla “Türkiye’de faili meçhuller devri kapanmıştır” diyen var mı?
“Derin Türkiye” çözülmedi; sivilleşti.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024