Sezin ÖNEY
Şerif Mardin’in, 1980’lerde yazdığı iki makalede geçen bir kavram “dikişsiz toplum” (seamless society).
Mardin, bu kavramı, Osmanlı’daki siyasi düşüncenin Türkiye’ye evrilişinde, yekpare bir bütün hâlindeki toplum arayışına atfen kullanmış.
Dikişsiz toplum kavramı, bir yandan, bütünlük arzusunu, hatta güdüsünü bu yönelimin temel “ülküsünü” anlatıyor.
Öte yandan da, “dikişsizlik” takıntısının, farklılıkların “aykırı” ve “olumsuz” bir özellik olarak algılandığı bir anlayışın kaynağı olduğunu da sezdiriyor.
Dikişsizlik tutkusu, dikişle “tutturulduğu”, bütüne teyellendiği düşünülen parçaya, ayrık otu muamelesi yapılmasına, ezilip bütünün içinde yok edilmesi baskısına yol açıyor. Hatta “dikişli” varsayılan parçanın, yırtılıp atılması çabalarına da meşrulaştırıyor.
Türkiye tarihi, dikişsizlik tutkusunun, toplumu delik deşik ettiği; olan dikişlerini de attırdığı örneklerle dolu.
Şimdi de, yeni bir yekparelik saplantısı, farklılıkları yok etmek üzere işbaşında.
Bugüne kadar, yekpareliği dayatan, dikişsizliği tahakkümle sağlamaya çalışan “devlete rağmen” bir şekilde, farklılıklara saygı duyan, sahip çıkan ortak yaşama pratiklerinin halk, “iyi niyetli” insanlar tarafından yaratılması, Türkiye’nin sigortası oldu.
Devlet, toplumu, gerek “derin”, gerekse de “resmî” yüzüyle ne zaman yüksek voltajla şoklasa, bu sigorta mekanizması devreye girdi.
Sigorta dediğim, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devletin, güçlünün tahakkümüne karşı “sıradan insanın” tepkisi, bir direniş, dayanışma kültürüne karşı hakları koruma, adalet arayışı geleneği.
Bir nevi, hayatta kalma, hayata tutunma, insanca yaşama çabası.
Bugünse gencecik Ahmet Atakan’ın ölüm biçimi, sebebiyle ilgili kamuoyundaki tartışmalarda, masumiyet karinesinin kurbanda aranması, toplumsal dikişlerin, sigortaların atmakta olduğunun göstergesi...
Masumiyetini ispat mükellefiyeti, bir toplumsal kitle tarafından ölen kişiye yükleniyorsa; ortada ciddi bir sorun vardır.
Dikişler, aşırı baskıyla atarken; adeta çıkışı olmayan bir bekleme odasında, yine bir “demokrasi paketi” açıklanacak telaşındayız.
Oysa “demokrasi paketi” gerçekten adını hak etse, “açıklanmaz”; toplumsal müzakere ile oluşturulur.
Dikişsiz toplumdaysa, “devlet-millet bir olduğu için”; toplum, devlet- devlet de toplum olduğu için, “baştaki” ne diyorsa o olur. Liderin iradesi, zaten toplumun iradesi zannedilir.
Dikişsizlik ideali, hayatın gerçeklerine aykırı.
Avusturya’da Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Sözleşmesi’nin uygulanması ile ilgili tavsiyelerde bulunan Uzmanlar Komitesi mensuplarından Stefan Oeter, Sigve Gramstad, Suren Zolyan ve Vesna Crnič-Grotič ile deneyimleri hakkında konuşurken, Türkiye’nin dikişsiz toplum baskısıyla cömertçe harcamakta olduğu zamanları düşündüm.
Türkiye, tabii ki, bu Sözleşme’ye taraf değil.
Sözleşme’ye yönelik tartışmaların da, tamamen kapsama alanı dışında.
Bunu geçtim; Anayasa’sının 42. maddesi, “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez” diye hükmediyor.
Avrupa’nın tek diktatörlüğü diye anılan Belarus’un anayasası bile, 50. Maddesi ile, her vatandaşın etnik kimliğini, onurunu korumaya devlet güvencesi verdiği gibi, bireylerin kendi anadilinde, eğitim görmesinin bir hak olduğunu tanıyor.
Toplumsal gerçeklerin gerektirdiği, toplumsal parçalarınızın talep ettiği hak ve özgürlükleri yadsımak; bunları güvence altına almakta en kötünün de berisinde kalmakta ısrar da, devlet olarak dikiş tutturamamaktan başka bir şey değil tabii.
“Seamless Society” kavramı için; Şerif Mardin’in “A Note on the Transformation of Religious Symbols in Turkey” (Turcica) ve “Freedom in An Ottoman Perspective” (Metin Heper- Ahmet Evin editörlüğündeki “State, Democracy, and the Military: Turkey in the 1980s” kitabı) makaleleri.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024