Sezin ÖNEY
Büyü bozulunca geceyarısı balkabağına dönüşmüşe benziyor Türkiye.
Merkez Bankası’nın “saat 24” faiz açıklamalarının nefesler tutulup beklenmesinin böyle de ironik bir yanı var.
Başbakan Erdoğan’ın “üzerinde kontrolü olmadığını” söylerken, bir yandan da, “inşallahlar”, “dualar”la Merkez Bankası’nın hareket etmesini istediği doğrultuyu sertçe vurguladığı bir tutarsızlık hâli...
“Aldıkları kararın sonuçlarından onlar sorumlu olur” diyerek “özerk” Merkez Bankası’nı tehdit eden tavrı...
Dünya ile siyasi ve ekonomik açıdan bütünleşilmesi için adımlar atılan “2000’lerin başı” döneminin, “iktidar zihniyeti” açısından son kullanma tarihi geçti.
Gelecekse, 40 yıl önceki geçmiş...
MHP’li Cengiz Akyıldız’ın ölümüyle sonuçlanan sokak kavgası görüntüleri, 1970’lerden kalma imgelerin günümüze yansıtılması gibiydi.
İktidarın ve bürokrasinin yüksek kademelerinde, “egemen kadrolarda” yaş itibariyle, 1970’lerin kaos ve kutuplaşma ortamının içinde yetişen ve ne yazık ki, bu ortamdan ders çıkartmak yerine, siyaseti bu ortamın kanlı bıçaklı hâli zanneden kimseler bulunuyor.
Darbelerle hesaplaşılamamasının en önemli sebeplerinden biri de, 1970’leri “altta kalanın canı çıksın” tarzı bir güç savaşı olarak yanlış okuyan, özümseyen bu kadroların zihin dünyası.
Dolayısıyla, Genelkurmay’ın emir-komuta zincirinde, Başbakan’ın tepede olduğu bir kuruma dönüşmesi, “sivilleşmek” anlamına gelmiyor.
Roboski gibi hesabı verilmeyen bir trajedi de yaşanıyor.
Askerî harcamalar, “askerî vesayet” döneminden de fütursuzca artabiliyor.
Darbe planlarıyla ilgili soruşturmalar, yargı süreçlerindeki hatalar; hatta şimdilerde olduğu gibi adli ve hukuki süreçlerin temize çekilmesi kisvesi altında yapılanlar, hep vahamet.
70’lere geri sayarken, Gezi protestolarında olduğu gibi, ülkenin her tarafına yayılan gösterilerle sarsılan Ukrayna’yla, Türkiye’nin arasındaki “paralellikler” artıyor.
Ukrayna’da, geçtiğimiz günlerde alelacele yürürlükten kaldırılan, sadece birkaç günlük ömrü olan “Protesto Yasası”, Türkiye’de son dönemde Meclis’ten geçen kanunlara gerek içerik, gerekse de yasalaşma şekli olarak çok benziyordu.
Ukrayna’ya yönelik yorumlarda, “Rus tipi bir kanun” diye nitelenen bu protesto yasası, iktidarın dilerse her türlü toplantıyı, her türlü hükümet eleştirisini “suç” olarak niteleyebileceği muğlâklıktaydı.
Bazı dinî kurumların da aralarında bulunduğu, ülke dışından maddi kaynağı olan ticaret dışı yapılara, kendilerini resmen “yabancı ajan” diye kaydettirmesini öngören yasayı onaylayan parlamenterlerin çoğunun, içeriğinden haberi bile yoktu.
Türkiye’de de, “milli irade” lafı ağızlardan hiç düşürülmüyor da...
Asıl, “halkı” siyaseten temsil etmesi için seçilen vekillerden oluşan Meclis, bir sanal dünya.
Başbakan’ın geçen cumartesi İzmir’de, katılamadığı stadyum toplantısına, kendini temsilen 3,5 metrelik “hologramını” yollayınca ortaya çıkan sanal hâl, Meclis’in sembolize ettiği “milli irade” yanılsaması...
Meclis’in yasama süreci ile ilgili şöyle yazmıştım:
“Torba yasalar, ‘hızlandırılmış yasama süreci’ örneklerinden... Torba yasaların, aslında, TBMM İç Tüzüğü’nde bir dayanağı yok... Son 10 yılda ise, 10 bine yakın kanun maddesi, torba yasalar veya ortaya karışık uygulamalarla, hızlıca oylanarak, bazen milletvekillerinin de içeriklerini tam olarak bilemediği biçimde, yasalaştı. Milletvekilleri bile içeriği, yasanın sebep olacağı ‘yaşam değişikliklerini’ bilemeden oylarsa, varın düşünün, sivil toplum örgütlerini, yasa değişikliği ile ilgili tarafları veya sıradan vatandaşın hâlini...”
Bu yazının tarihi, 30 Mayıs 2013; Gezi protestolarının “patlamasından” bir gün önce.
2000’lerin başında, Türkiye’nin kendisinde değişim ve dünyaya açılma ivmesi vardı; artı ve eksileriyle. Bu ivmenin tamamen tüketilmesi, yok edilmesiyle asıl hologram, içi boşaltılan “halk” ve “irade” kavramları; o kavramların Türkiye’nin üzerinde dolaşan “hologram hayaletleri”.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024