Sezin ÖNEY
Bir zamanlar gencecik, titrek bir öğrenci varmış. O genç, tezini, Orta- Doğu Avrupa ve Rusya üzerine uzman, konularının duayeni tarihçilerin önünde savunacakmış.
Zor bela, günlerce uykusuz kalarak hazırlanmış o ürkütücü sınava...
Ve sonunda gencimiz jürinin karşısına çıkmış; tezini savunmak için konuşmaya başlamış ama birden, jüriyi oluşturan hocalar, kendi arasında münakaşaya tutuşmuş...
Konu, gencimizin tezinin konusunu doğrudan ilgilendirmeyen bir meseleymiş; Rusya’nın Ukrayna üzerinde tahakküm kurmasının tarihi...
“Ukraynaca”nın Rusçadan bağımsız olarak gerçekte varolup olmadığından, tarihte Rusya’nın Ukrayna topraklarında gerçekleştirdiği iddia edilen mezalimlere...
Uzadıkça uzayan tartışmadan bir şekilde sıyrılmayı becerip, tezini savunmayı başaran öğrenci bendim.
Ukrayna ve Rusya’nın arasındaki aşk ve nefret bağları, bu bağların tarihî kökenleri üzerine yazan Henry Kissinger’ın Washington Post’ta iki üç gün önce yayımlanan makalesini okurken, aklıma tez savunmamdaki bu tartışma geldi.
Kissinger’ın kendisi ya da Soğuk Savaş’ın naftalinli sayfaları arasından çıkan, adeta mezardan bir ses gibi taş taş yankılanan, buram buram “Realizm” kokan cümleleri değil, bu anılar beni gülümsetti.
ABD dış politikasında, “her devrin adamı” Kissinger, bugün 90 yaşında.
Kissinger’ın kişisel tarihi, bir anlamda, Soğuk Savaş’ın da tarihi.
Soğuk Savaş’a, soğukkanlı ve insansız ruhunu veren tarihi yazanlar, Kissinger gibiler.
Eğer Kissinger, 1970’lerde, Şilili sosyalist lider ve ülkenin seçilmiş başkanı Salvador Allende’ye karşı, General Augusto Pinochet’nin darbesini ABD’nin desteklemesine önayak olmasaydı, belki bugün farklı bir dünya politikası dahi sözkonusu olabilirdi.
Ama o günden bu yana, Kissinger, dünyaya hep aynı gözlüklerle bakmaya devam ediyor. Ukrayna yazısı da o mantıktan zerre kadar sapmadığını gösteriyor: Çıkar, sonuç, denge...
Kissinger’ın yazısının başlığı, “Ukrayna Krizi Nasıl Sona Erer”...
Başladığı nokta da, “hedeflenen sona nasıl ulaşılacağını” sorgulamak. Hedeflenen son, aslında önerilen yöntemin ta kendisi; yeni bir Soğuk Savaş’tan kaçınmak için yeni bir Soğuk Savaş!
“Batı için, Vladimir Putin’in şeytanlaştırılması bir politika değil; bir politika olmadığının göstergesi.”
Böyle yazan Kissinger, Batı’nın Putin’e yönelik, sağlam bir politika geliştirmediğini savunuyor.
Kendi önerdiğiyse, Putin’i “idare etmek”.
Ama Kissinger’ın dünyasında şu isimlere yer yok:
Anna Politkovskaya.
Stanislav Markelov.
Anastasya Baburova.
Yuri Şekoçhikhin.
Galina Starovoithova.
Sergey Yuşhenkov.
Rusya’da son yıllarda faili meçhule kurban giden gazeteciler, insan hakları savunucuları, hukukçular...
Valentin Danilov.
Mihail Trepaşkin.
Igor Sutyagin.
Yevgeny Vitişko.
Rusya’da son yıllarda hapse atılan insan hakları savunucuları, bilim insanları...
Bir yanda bu insanlar, öte yanda onların mezarı üzerinden Nobel Barış Ödülü’ne uzanmaya hevesli, TIME dergisi tarafından yılın insanı seçilen Putin.
Putin, “şeytanlaştırılmıyor”.
O, zaten, bir siyasi canavar.
Sorun, canavarlığının yeterince gündeme gelmiyor olması.
Kissinger, Ukrayna’ya şu rolü biçiyor: kendi içindeki muhalefete gaddar, Putinesk bir “Doğu” ile kendi içinde refah-cdemokrasi beşiği, dışarıya ise nabza göre şerbet veren pragmatik bir “Batı” arasında bir “köprü”.
İnsan hakları ihlalleri konusunda dünyanın dip noktadaki ülkelerinden oluşan Şanghay İşbirliği Teşkilatı’na “Diyalog Ortağı” olmak için yalvar yakar olan Türkiye’den bakınca, Kissinger’ın bu öngörüsü, çok “şık” ve dahası, zekice gelebilir.
“İleri Batı” ve “geri Doğu” (tabii böyle değil, farkları şekerle kaplı nitelemelerle betimlenen “Batı” ve “Doğu”) arasında bir köprü rolü oynamak, Türkiye’nin kendisinin en hevesle sahiplendiği, en çok önerilen rol oldu bugüne kadar.
Son derece aşina olduğumuz bu rolün, Ukrayna’ya önerilmesi kıskançlık bile yaratabilir...
Ya köprülerin üzerindeki insanlar nerede bu siyasi rol dağıtımlarında?
Kissinger ve onun gibilerin “senaryolarında”, liderler ve devletleri var.
İnsanlarsa, figüran bile değil.
Başroldeki devletler ve yardımcı oyuncu diğerleri var.
En güçlü lider ve devlet olmak, “oyunun” tek amacı.
Oysa, meydanlar ve sanal âlemlerde, yeni bir dünyanın temelleri atılıyor.
Doğu’nun kaderinin, yasakçı, baskıcı tiranlar ve odundan sandıklar, sandıktan çıkan odunlarla örülmediği...
Batı ve Doğu’nun değil, devletlerin, liderlerin değil; insanların dünyasının...
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024