Sezin ÖNEY
Herkesin kaderinde bir dönüm noktası vardır; hayatının gidişatını değiştiren.
Birçoğumuzunsa, birkaç dönüm noktası...
Her dönüm noktası, kavşağı “döndüğümüzün” farkına bile vardırmadan, yıllarca sürecek değişikliklere yol açar...
Türkiye de, 10 Ağustos ile bir dönüm noktasına ilerliyor; Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilirse, etkilerini şimdiden öngöremeyeceğimiz bir deney süreci başlamış olacak.
Erdoğan’ın “başkanlık” süreci ile beraber yaşanacak bazı şeyleri öngörmek için de, illa müneccimlik yapmaya gerek yok. Gücünün giderek arttığı son birkaç yılı şöyle bir gözden geçirmek yeter.
Türkiye yerine, kaderinde dönüm noktasını farklı biçimde yaşayan başka bir coğrafya da var.
Eski Avusturya- Macaristan İmparatorluğu coğrafyası...
İmparatorluk vurgusunu özellikle yapıyorum; geçen yıllarda, Türkiye’de sürekli yapılan “Osmanlı” ve “imparatorluk” referanslarına karşılık olarak, başka coğrafyaların başka imparatorluk “psikolojileri”, “mirasları” olduğunu özellikle vurgulamak için...
Avusturya- Macaristan’ın, Orta ve Doğu Avrupa’dan Balkanlar’a uzanan coğrafyasında da, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi “Avrupalılık”, “Batı- Doğu arasında bölünmüşlük” tartışmaları yaşandı durdu son yıllarda...
Ve, bu ülkelerin çoğu, son 10 yılda, siyaseten ve ekonomik olarak hep daha iyi duruma gittiler... Kendi çaplarında krizler, dertler yaşadılar; sosyal problemleri de, elbette yok değil... Hatta, bölgedeki hemen her ülkede, sorsanız dert çok...
Avusturya- Macaristan’ın genişletilmiş coğrafyasına bakarsak; Polonya’nın başkenti Varşova, Slovakya’nın başkenti Bratislava ve Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag... Hepsi, bölgenin yıldız ülkesinin başkenti Viyana’yı gayrisafi milli hâsıla ve satın alma gücü açısından geçti. Bölge başkentleri, artık Viyana’dan daha zenginler...
Avusturya ve özellikle de, Viyana’nın bölge için tarihî önemi, merkezîliği bir düşünülürse, yaşanan tarihî dönüşüm süreci daha da iyi anlaşılır...
Mesele sadece zenginlik de değil...
Avrupa’nın bir zamanlar, “Doğu” ve “Güneydoğu”su olan, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine, Slovenya ve Hırvatistan gibi Avrupa Birliği üyesi olanlara her gidişimde, yaşanan değişimin insan hayatına olumlu yansımasından ben etkileniyorum.
Çevreye, sanata verilen önem, insan yaşamının kalitesine gösterilen özen, hep daha artıyor...
Ve, bu satırları yazdığım Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da, sokakta bol bol kadın kahkahaları yankılanıyor...
Slovenya’nın temmuz başındaki seçimlerde, yolsuzluğa isyan eden seçmenlerin tercihinin, henüz kurulmasının üzerinden bir ay geçmemiş bir partinin sandık zaferi olduğunu daha önce yazmıştım...
Bu, bile başlı başına bir “lüks” Türkiye’den bakınca...
Yolsuzluğun seçmenlerce cezalandırılması...
Sandık yoluyla, “seçme tercihiyle”, siyaseti dürüstlüğe yönelen değerler üzerinden değiştirmek...
Türkiye de ise, siyasette giderek hâkim olan çizgi, “ne kadar boş, o kadar iyi” gibi bir yönelim...
Siyasi sloganların, siyasi konuşmaların, parti programlarının içeriği ne kadar “hafifler”, ne kadar “boş konuşmaya” dayanırsa, ilgi de o kadar büyümeye başlıyor...
Slovenya, seçim zaferi kazanan Miro Cerar’ın tercih edilmesinin başlıca sebeplerinden biri, “boş konuşmalarla kendini pazarlayan parlak halkla ilişkiler başarısı” olmaması ve “gerçekten” sıkı çalışacağı ümidini vermesi...
Siyasetin genel ekseninin bu gibi bir “yönelim farkı” bile, kahkaha atabilmek için iyi bir sebep olsa gerek...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024