Sezin ÖNEY
“Yeni Türkiye” olarak adlandırılan ülkede, sürekli bir şeylerin “en” olanından bahsediliyor. “Uzun” bir toplantı ile de, bu ülke 8,5 saat içinde sistem değiştiriverdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kabineye başkanlık etmesi, “teknik” olarak Türkiye tarihinde bir ilk değildi, ama bu toplantıyı düzenleyen siyasi çizginin yüklediği simgesel anlamlar kesinlikle bir “ilki” oluşturuyordu.
Toplantının bittiği zaman, aynı siyasi çizgiyi temsil etmekten gurur duyan haber kanalları “Başkan Erdoğan” derken, aynı çizgideki gazete manşetleri şöyleydi; “Başkanlık Dönemi”, “İlk Başkanlık Dönemi”, “Başkanlık Sistemi’ne İlk Adım”, “Başkan’ın Kabinesi”…
Bir yandan, Cizre gibi Kürt Sorunu’nun kilidi hâline gelmiş noktalarda “dış güçlerden büyük devletlerin komplolarından” yakınan, böyle hassas noktalara kendi istihbaratı ve İçişleri Bakanlığı yetkisi, öngörüsüyle atadığı devlet görevlilerini “paralel güçlerin piyonu” olmakla suçlayan bir yaklaşım…
Öte yandan, Ankara’nın ülkenin her köşesi, her şeyi, her konusunda hâkim kılınmaya çalışılması…
Bu tezatlık bir bünyede nasıl yaşar?
Gayet uyumlu biçimde…
Komplo teorileri, artık tamamen “bahane” hâline gelen “derin devlet” ithamları, “temiz eller” algısı yaratmak için kullanılan bir deterjan adeta.
Bir yerde, devletin suçu mu var; gelsin bu kiri çitilemek için çamaşır suyu niyetine, “provokatörler sahnede” bahaneleri.
Bir yerde, devletin aşırı merkeziyetçiliği ve baskısı bunaltıyor mu; gelsin deterjan gibi köpürtülecek “dış güçler devrede” masalları.
Bundan sadece birkaç yıl önce, Rusya ile Türkiye, Erdoğan ve Putin benzetmeleri, karşılaştırmaları yaptığımda; Rusya, karşılaştırma terazisinin “uç örneği” idi.
Ancak, ara hızla kapandığı gibi, Türkiye ve Erdoğan, Rusya ve Putin’e fark atar hâle geldi.
Erdoğan’ın kendisinin, Putin’in, O’na ve Türkiye’ye olan hayranlığının ifadesi olarak aktardığı sözler, Kremlin’in yeni medya kuruluşu Sputnik’in Türkçe sitesinde şöyle yer aldı:
“Yani Sayın Putin bir şey söyledi. Bu eser dedi büyük devlet olmanın alametidir dedi… Şimdi Kremlin’e gittiğiniz zaman oraya gelen turistleri görürsünüz. İstanbul’da nereyi geziyorlar, Dolmabahçe, Topkapı Sarayı’nı geziyorlar. Büyük düşünmek cücelerin işi değildir. Tabii bu cücelere hakaret olmasın, onlar benim canım ciğerimdir.”
Bu tuhaf laf potpurisi, ne anlama geliyor?
Veya Putin’in, Aralık’ta gerçekleşen ve gazetecilerin “her şeyi sormasının serbest olduğu”, “geleneksel” yılsonu toplantısında, “teyzesinin Rusya liderinin aşk hayatını merak ettiğini” söyleyen (bunları söylerken de, elinde pelüş bir oyuncak olan) kadın “gazeteciye” söylediği şu sözler; “Hayatımda aşk var. Seviyorum ve seviliyorum” demesi…
Tıpkı, yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili Meclis Genel Kurulu’nda “ne konuşacağı” sorulan eski bakan Erdoğan Bayraktar’ın, “Sizi seviyorum. Siz de beni sevin. Sevgiye ihtiyacım var” sözleri gibi “incir çekirdeği” konuşmaları bunlar.
Evet, lafla peynir ekmek gemisinin yürüdüğü ülkeleriz Rusya ve Türkiye olarak.
Bunun için, Erdoğan da, Putin de, “milli içeceklerden” bahsediyor ve bu konudaki sözleri de “olay” yaratabiliyor.
“Halktan”, Fransız bir süpermarket zincirinin, Rusya’nın fermente çavdar içeceği Kvass’ı bulundurmadığı şikâyeti gelmesi üzerine konuya müdahil olan Putin, “bu milli içeceği” övmüştü. İşin ironik yanı, adı geçen zincir de, hemen bir açıklama yapıp “kendi Kvasslarını” üretmek için harekete geçmişti.
“Milli içecek” polemiğine Rusya, Türkiye’den aylar sonra girdi; boynuz kulağı hızla geçiyor. Kaldı ki, birReuters muhabirinin, bir basın toplantısında, Putin’in yüzüne söylediği “Rusya’da bir saray darbesi gerçekleşebilir mi? Her şeyin suçunu ‘dış güçlere’ yüklüyorsunuz. Ama arkanızdan, Kremlin’deki yakın çevreniz bile sizi kabahatli buluyor” sözlerini, Türkiye’de kim sarfedebilir?
Peki, Putin, ne yanıt vermiş olabilir sizce?
Yayvan bir gülüşle; “Bizde saray olmadığı için, saray darbesi de olamaz”.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024