Sezin ÖNEY
ABD Başkanı Joe Biden, sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı aradı. Ancak Biden, başkanlık koltuğuna oturduktan 93 gün sonra gerçekleşen konuşma, Ankara cephesinden bakıldığında, “aramaz olaydı” tarzı şekillendi. Ortalık şimdi yangın yerine dönecek zira, ben kendimi bildim bileli gündemde olan “ABD, Ermeni Soykırımı’nı tanıyacak mı?” sorusunu yanıtını buluyor.
Biden, Erdoğan’ı aramasaydı olmazdı; mesele de sadece “Ermeni Soykırımı günü olarak anılan meşum ve bedbin 24 Nisan’ın” gelip çatmış olması değildi.
ABD Başkanı, ülkesinin en büyük düşmanı olarak adlandırılan Rusya ve en büyük rakibi olarak nitelenen Çin ile, sanal olarak da olsa, aynı masaya oturup da yaklaşık 75 yıla uzanan müttefiklik ilişkisi bulunan Türkiye ile sonunda konuşmadan edemezdi.
Biden’ın 22-23 Nisan’da düzenlendiği “İklim Zirvesi”, Türkiye’de hemen hiç konuşulmadı. Bir yandan kamuoyunun %90’lara varan oranda “duyarlılık gösterdiği” bir konu küresel iklim krizi. Diğer yandan, bir “iklim krizini görmezden gelme arzusu” söz konusu. Mesele şu ki; o kadar “yaratılmış” sorunumuz ve olmaması gereken suni gündemimiz var ki, dünyanın ve kendi hayatımızın gerçek gündemini ıskalıyoruz.
Bu ekonomi, bu yaşam standardı ve bu olmayan gelecekle, hala ülkenin yarısının desteğini alan bir fiili koalisyon söz konusu.
ABD’de şu an Cumhuriyetçilerin desteği %40 civarı ve lider adayları arasında Donald Trump hala %45 civarı destekle diğer tüm olası isimlerin fersah fersah ilerisinde.
Başbakan Viktor Orbán, Macaristan’da %50’ye yakın destek sahibi.
Korona Virüsü Krizi’nden kırılan Hindistan’da Başbakan Naredra Modi’nin desteği, %74.
Ve tüm bu dünyada, “liderler” açısından ilk kez tek doğru yapılan bir şey var; o da ABD’nin aslında öncelikle kendi çıkarları çerçevesinde gerçekleştirdiği “İklim Zirvesi”.
İklim krizi, Türkiye genelinde kamuoyu tarafından, neredeyse ülkenin tamamını kapsayan bir duyarlılıkla mesele edilse de; nedense siyaset ve medya genelinde bir “mecburi hizmet” konusu. “İlgilenmemiz gerekiyor ama ilgimizi çekmiyor çünkü kan akmıyor” gibi yaklaşıyorlar konuya...
İklim krizi, yavaş yavaş yok ettiği için herhalde “yeterince can acıtıcı” bulunmuyor. Sabah akşam sağlık için “organik” peşinde olanlar, aslında o çok “organik” olanın da doğal olarak tamamen plastik haline geldiğinin farkında olmuyor.
İronilere buyurunuz ki, iklim krizinin ve çevre kirliliğinin sınırları da yok; hiç de milliyetçi değil.
“Rakı-balık” yapabilseniz de evladınız veya kendiniz için Omega-3/balık yağı kullananız da plastik geçiyor boğazınızdan. Plastik oranı, bugün dünya yüzeyindeki denizlerin %40’ını kaplayacak kadar yoğun. Siz bu cümleyi okurken, bir kamyon yükü kadar plastik daha deniz sularına salınmış olacak. Bu da yılda 10 milyar ton plastik demek.
Hepimiz plastik oluyoruz diğer bir deyişle: dünya genelinde durum böyle.
BAHÇELİ BİR BAHÇESİZ GÜNDEM
ABD Başkanı Biden’ın İklim Krizi Zirvesi de Türkiye’de konuşulmamış bir uzak gündem olarak kalacak: 100 yıl öncesinin konularına saplanacağız.
İktidarı geçtim, daha birkaç hafta önce “Barın Katliamı” diye Çin’i suçlayan ve hatta “Doğu Türkistan bir gün muhakkak bağımsız olacak” diyen İYİ Parti lideri Meral Akşener, şimdi ne yapacak?
“Soykırım” konusu, keşke insan haklarının korunması için kimse için, ayrımı olmayan vicdani bir dert olsa: değil ama. Herkes, sadece siyasi keyfine göre milliyetçi bakış açılarıyla kullanıyor bu meseleleri. Şimdi, “Doğu Türkistan’a özgürlük” derken acaba, ya diğerleri de sizlere başka başka şeyler derler mi diye de düşünmek gerekiyor.
Ve tüm bunların ötesinde, kendinizi her ne kökenden hissederse hissedesiniz-yenilik kaçınılmaz. Tıpkı, 18-19-20 yüzyıllarda olduğu gibi bizim de “asla değişmez” sandığımız haller değişiyor. Bugün sınırlar kapandı COVID-19 dolayısıyla; yarın, iklim krizi dolaysıyla o sınırların birleştiğini göreceğiz.
Bugün, iklim krizi ile ilgili tedbirler bir tür uzak ve afaki gündem gibi gelebilir: ancak, dünyanın gerisine düşmeye başlayınca-yani, çevre ilgili önlemleri almayan “dış çeper çöplük” olarak dışlanmaya başlayınca görürüz günü...
Mesela, Türkiye sınırları dışındaki tarafların sizlerle herhangi bir ticari ilişkiye “çevreci” olmadığınız için girmediğini düşünün...
Avrupa Birliği, ABD Başkanlığı’ndan tam 24 saat önce davranıp, 2030’a kadar çevreye zarar vermeyen taraf olacağının yasal çerçevesi üzerine anlaşmaya vardı.
Çağ değişiyor-ama biz eminim 21. yüzyılı değil, 2-3 yüzyıl geri dönüp eskiyi odak seçeceğiz.
Muhalefet diyecek ki, iktidar ne diyorsa çarpı 1500 milliyetçilik...İktidar diyecek ki, buraların sahibi biziz.
Bu arada, dünya bir iklim krizi zirvesi gerçekleştirdi. Ama zaten, Türkiye’de bomboş bir gündem bu: kupkuru daha önemli işlerimiz dolu.
Kupkuru, yapayanlış, yapayalnız, bomboş ve iklim krizinin iyice marjinalize ettiği çöle dönüyor Türkiye...Çöle ve üstelik de çöplüğe: 2020’de de Avrupa Birliği İstatistik Ofisi EU STAT verilerine göre, AB üyelerinden en çok çöp ithal eden ülke olduğumuzu bir kez daha hatırlatayım. AB’den 2020’de, Türkiye’ye tam 700 bin ton çöp gelmiş. Diğer ülkelerden de geleni hesaba katınca 1 milyon ton çöp ithal etmiş oluyoruz.
İklim Zirvesi’nden ne sonuç çıktı?
Dediğimiz gibi çok uzağımızda bir konu; ama gene de biz yüzümüzü 100 yılı aşkın süre öncesine dönerken, bakalım dünya nereye yöneliyor.
-Öncelikle ABD, uluslararası ilişkilere görkemli bir dönüş yapmış oldu. Çin ile ilişkileri “yarışma-rekabet-dayanışma” (competition-rivalry-cooperation) gibi üç ayaklı bir dengeye oturtmak isteyen Biden, “dayanışma” tarafına, iklim krizini resmen yerleştirmiş oldu.
-Biden Yönetimi, ABD’nin şimdiye kadarki en iddialı iklim hedefi olan, “2030’a kadar sera gazı salınımlarını (2005 oranlarına göre), %50-52 civarı azaltma” niyetini beyan etti.
-Bu hedefe ulaşmak için ABD, tüm ekonomisini “yeşil” eksende, teknolojiyi kullanarak dönüştürecek. ABD’nin en zengin kesimi, şirket yöneticilerinin de bu yönde yatırım yapması bekleniyor. İş dünyasından çalışanların birliklerine, ekonominin her kesimini kapsayan, trilyonlarca dolar yatırımla bir “yeşil seferberlik” olarak niteleyebileceğimiz bir dönüşüm başlıyor. Çin de ABD ile yarışma ve rekabetinde, benzer bir çizgiyi benimsemeye hazırlanıyor. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in, ülkesinin 2060’a kadar tamamen kömürsüz, fosil yakıtsız yani “karbonsuz” bir ekonomiye sahip olacağı sözünü vermesi çok önemliydi.
-Rusya lideri Vladimir Putin, “Gezegenimizin kaderi, tüm ülkelerin gelişme potansiyeli ve tüm insanların refahı ve yaşam kalitesi, göstereceğimiz çabaların başarısına bağlı” dedi. Bu sözler de Putin’in şimdiye kadar ağzından çıkan uluslararası dayanışmaya yönelik en yapıcı ifadelerdi.
-Brezilya ve Hindistan gibi popülist sağ liderlere sahip iki ülke de iklim krizi tedbirlerini önceleyecekleri sözünü verdiler. Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro gibi, Amazon Ormanları’nın yakan ve yok eden taraflara yakınlığı ile bilinen bir lider dahi, geri adım atarak, ülkesinde “ormansızlaşmayı bitireceği” hedefini önüne koydu. Brezilya’nın 2050’ye kadar, “karbonsuz” ekonomiye geçeceğini söyledi. Bu da Kanada’nınkiyle aynı hedef.
-AB, 2030’a kadar “karbonsuz ve çevreye sıfır zarar” hedefini zaten, daha zirve başlamadan, Avrupa İklim Yasası’na son şeklini vererek önüne koymuştu.
-Türkiye ise, sadece 2030’a kadar sera gazı salınımlarında %21 azalma sağlayacağını ifade etti.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024