Gülay GÖKTÜRK

Acele sevinmeyin; sıçramadı, sıçramayacak
14.05.2013
2935

 Niyetin, sanki gerçekleşmiş gibi haber haline getirilişine ilk defa tanık olmuyoruz elbette. Ama bu kadar ahlaksızına da pek sık rastlanmıyor.


Reyhanlılar daha sevdiklerini kara toprağa vermeden başladı yayınlar. Bilgi kirliliğinin baş kaynağı ve en önemli manipülasyon aracı haline gelen sosyal medya derhal harekete geçti. Tabii Oda TV; Sözcü Gazetesi gibileri başta olmak üzere "muhalif" basın da...

Bu, Hür Suriye ordusunun işiydi... Hatta kamplardaki mülteciler de onlara yardım etmişti. Hükümet de bunu biliyor ama yalan söylüyordu. Yayın yasağının da sebebi buydu. Deliller yok ediliyor, failler gizleniyordu. Zaten bölge halkı da bu yüzden mültecilere karşı öfke doluydu. Reyhanlı ha patladı ha patlayacaktı. Bir Alevi-Sünni çatışmasının başlaması an meselesiydi... Böyle yazıyorlar, Reyhanlı halkını açıkça mülteci kamplarına karşı saldırıya kışkırtıyorlardı.

Milliyetçi bir gazete, İngiliz basınında çıkan "İç savaş Türkiye'ye sıçradı" haberini hiç utanmadan manşetine taşıdı. Çin'in devlet haber ajansı Xinhua da "Suriye'deki savaşın Türkiye'ye sıçrayacağına ilişkin korkuların Türk halkı için gerçeğe dönüştüğü" tahlilleriyle aynı kervana katıldı.

Oysa o sırada hükümet, faillerin önemli bir bölümünün yakalandığını; içlerinden bazılarının suçunu itiraf ettiğini; olayın El Muhaberat'la ilişkili bir terör örgütü (Acilciler kastediliyor) tarafından gerçekleştirildiğinin kesinlik kazandığına dair açıklamalar yapmaktaydı.

Sıra Alevi kartında mı?

Görülen o ki, Türkiye'nin Kürt sorununu çözüm sürecine girmesi ve PKK'nın Şii ittifakının içinden çekilmesi karşısında büyük hayal kırıklığına kapılan Esed yönetimi, şimdi Türkiye'yi destabilize etmek için var gücüyle mezhep kartını devreye sokmaya çalışıyor. Reyhanlı'nın çok kültürlü yapısına güvenerek bölgedeki Alevi nüfus üzerinde oyun oynuyor. Böylece bir yandan dünyaya"bütün bölgeye yayılan bir mezhep savaşı" görüntüsü vermeye çalışıyor, bir yandan da AK Parti yönetimini tehdit ediyor; "Bu politikanı sürdürürsen, seni istediğim zaman istikrarsızlaştırırım" mesajı yolluyor. Ne var ki biz Reyhanlı katliamı ile mesaj verenin sadece Esed rejimi olmadığını; "İleri karakolu" olarak gördüğü Suriye rejiminin düşme ihtimali yaklaştıkça gözü kararan (ve tıpkı Suriye gibi, PKK'nın çekilmesinden ve Kürt kartının artık işlemez hale gelme ihtimalinden son derece rahatsız olan) Tahran'ın da mesaj vermeye çalışanlar arasında bulunduğunu biliyoruz.

Etkili ve temkinli bir aktör

Doğrusu çok erken heveslendiler ama hevesleri kursaklarında kalacak. Türkiye derin devletinin defalarca denediği ama hiçbirinde başaramadığı şeyi, yani Aleviler'le Kürtler'i birbirine kırdırma planını Suriye derin devletinin de, şu anda onun hizmetinde görünen "derin muhalefet"in de başarması mümkün değil.
Ayrıca, AK Parti iktidarını provoke edip tek başına Suriye'ye müdahaleye yöneltmenin mümkün olmadığı da çıktı ortaya.

İktidar, şimdiye kadar kalkışılan bütün provokasyonlarda kışkırtmalara gelmeyip soğukkanlı bir tutumla uluslararası güçlerle uygun adım yürümeyi bildi.

Gerek Erdoğan'ın gerekse Davutoğlu'nun gönlünde yatan çözüm uluslararası bir askeri operasyonla Esed'in düşürülmesi ve katliamın bir an önce sona erdirilmesi olsa da Türk dış politikası bunu sağlamanın mümkün olmadığı koşullarda farklı seçeneklere uyum sağlayabilecek esnekliğe ve tecrübeye sahip. Ortadoğu politikasında etkili aktör olmaya kararlı bir Türkiye'nin bütün stratejisini tek senaryo üzerine kurması zaten beklenemez.

Nitekim şu anda masada bulunan "rejim ile muhalefeti bir araya getirip bir geçiş hükümeti oluşturma" opsiyonu da, Türkiye'ye katkı için çeşitli imkanlar sunuyor.
Bu katkının boyutlarını yakında Erdoğan-Obama görüşmesinde daha iyi göreceğiz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar