Fehim TAŞTEKİN
Bugünlerde Suriye’nin geleceği için kartlar yeniden karılırken, İran’a karşı ABD-Suud-İsrail ekseni şekillenirken, İsrail kalan Filistinlileri de Doğu Şeria’ya sürme planını ısıtırken ve Trump yönetimi elçiliğini Kudüs’e taşıyarak Haşimi iktidarının Harem-üş Şerif üzerindeki hamilik hakkını anlamsızlaştırırken, velhasıl sular bu kadar köpürtülmüşken Ürdün kolayca akıntıya bırakılacak bir ülke olabilir mi?
Ürdünlüler birkaç gündür ayakta. 33 işçi örgütlenmesinin çağrısıyla 8 milyonluk ülkede 200 bin insan Amman’ı salladı. IMF reçetesine teslim olmuş hükümete karşı isyan 2011’deki ‘Arap Baharı’ günlerini anımsattı.
40 milyar dolar borcu olan Ürdün’den ayağını yorganına göre uzatmasını isteyen IMF’in yol haritası doğrultusunda ocaktan itibaren 165 ürüne vergi koyan, yakıt, elektrik, su, sigara ve ulaşıma zam yapan hükümet son olarak meclise sunduğu yeni vergi paketiyle halkın sabır taşını çatlattı. O taş ki nüfusunun sekizde biri kadar Suriyeli mülteciyi 7 yıldır sırtında döndürüyor. Yeni paket kurumlar vergisini yüzde 35’ten 40’a, işlenmiş gıdada vergiyi yüzde 24’ten 30’a çıkarmayı; vergiye tabi hane geliri rakamını 40 bin dolardan 22 bin 700 dolara, bireysel gelir rakamını 17 binden 11 bin 200’e indirmeyi, vergi kaçıranlara da hapis cezasını öngörüyor. Hükümet bu şekilde vergi ödeyen kesimin nüfus içindeki oranını yüzde 4.5’ten yüzde 10’a çıkarmayı hedefliyor. Hükümet “Vergi yoksa hizmet de yok” havasında giderken halktan sarsıcı bir yanıt aldı.
Ürdün siyaseti daha sofistikedir, İngiliz tarzının Arap süzmesidir. Öfkenin başbakana kanalize edilmesi, Kral’ın gereksiz inatlaşmalara girmeyip kabinede değişikliğe gitmesi gibi taktikler sistemi balta yemekten kurtarıyor. Kral, havacı bir asker olarak kükremesini bildiği gibi rüzgâra karşı esnemesini de biliyor.
Bu kez de gösterilerin altıncı gününde Başbakan Hani el Mülki’yi kızağa çekip Dünya Bankası’ndan gelen Eğitim Bakanı Ömer el Razzaz’ı dümene geçirdi. Öfkeye kulak verdi, inatlaşmadı, “Siz misiniz kabineme ‘Hırsızlar hükümeti’ diyen” demedi.
***
Körü körüne inat Ürdün’e göre değil. Bir tarafta Doğu Şerialı aşiretler, diğer tarafta çölün aşiretleri, 1948 ve 1967’de yerlerinden sürülmüş Filistinlilerle Haşimi ailesi kılı kırk yararak dengeyi tutturuyor. Filistinliler deyip geçmeyin, nüfusun üçte ikisini onlar oluşturuyor. İsrail’in Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze’deki ‘soykırım’ politikalarıyla Filistinli yarasını yeniden deştiği, Müslüman Kardeşler kanalından gelen siyasal İslamcıların dengeleri zorladığı, selefi-radikal İslamcıların çıkış fırsatı kolladığı, işsizliğin yüzde 18’i geçtiği bir ortamda Kral Abdullah basitçe saraya sadık Çerkes muhafızlarına yaslanarak ülkeyi sükuna erdiremez.
Abdullah’ın babası Hüseyin de 1989’da aynı esnekliği göstermişti. O vakit göstericilerin talep listesi hayli ağırdı, yine de saraydan geri çevrilmemişti. Dededen toruna üç başbakan çıkartan Rifai ailesinin siyasetteki sarsılmaz yerine rağmen Zaid el Rifai başbakanlıktan indirilmiş, sıkıyönetim yasası kaldırılmış, siyasi partilerin kurulmasına izin verilmiş, IMF’in acı reçetesi gereği sübvansiyonlara son veren ekonomik paketten vazgeçilmişti. Bu sarsıntı, İsrail’in kuruluşunu izleyen olağanüstü koşullarda siyasi partileri 1957’de yasaklamış olan Ürdün’ü ‘göreceli’ reformcu bir yola sokmuştu.
Ürdün kendisine ağabeylik taslayan diğer Arap ülkelerinden farklı bir siyasal kimliğe sahip. Yasaklı dönemde bile muhalefet etmenin kanalları kontrollü de olsa bir şekilde açık tutuldu. Bugün siyasi partilerden daha fazla toplumu harekete geçirme kapasitesi olan sendikalar ve meslek birlikleri, güçlerini, 1957-1989 arasındaki olağanüstü koşullarda partilerin yerini almalarına borçlu. Meslek dallarındaki örgütlenme becerisiyle bilinen Müslüman Kardeşler de o tarihlerde devşirdiği potansiyelle yeni dönemde İslami Eylem Partisi olarak siyasal arenada yerini almıştı. Oy desteği yüzde 12-16 aralığında seyreden Müslüman Kardeşler, Arap Baharı ile yakaladığı ivmeyi Mısır-Tunus hezimetinden sonra kaybetmeye başladı. Bu örgütün önünün alınmasında Ürdün yönetiminin dozu iyi ayarlanmış baskı-manipülasyon taktiklerinin rolü büyük. ‘Terörist ilan edilme’ ya da ‘dağıtılma’ tehdidi ile karşılaşan örgüt birkaç kez içeriden bölünmeler yaşadı. Yine de siyasal İslamcı kanatlar Ürdün yönetimi üzerinde ‘baskı faktörü’ olma özelliğini koruyor.
***
Ürdün’ü sadece iç dinamikleriyle okumak eksik kalır. Ürdün, 1994’te İsrail’i tanıyan anlaşmaya imza attığından beri ABD’nin bölgede statükonun korunması, Filistinlilerin dizginlenmesi ve İran’a karşı Arap bariyerinin sağlam tutulması bakımından özel ehemmiyet atfettiği bir ülke. Bu da 2011’den sonra Ortadoğu kaynar kazana dönerken hayli kırılganlığına rağmen Ürdün’ün neden camlı köşkte fazla incinmeden oturmaya devam ettiğinin bir diğer izahı. ABD her yıl Amman’a 1 milyar dolar civarında ekonomik ve askeri yardımı Haşimi ailesi sefa sürsün diye göndermiyor.
Peki bugünlerde Suriye’nin geleceği için kartlar yeniden karılırken, İran’a karşı ABD-Suud-İsrail ekseni şekillenirken, İsrail kalan Filistinlileri de Doğu Şeria’ya sürme planını ısıtırken ve Trump yönetimi elçiliğini Kudüs’e taşıyarak Haşimi iktidarının Harem-üş Şerif üzerindeki hamilik hakkını anlamsızlaştırırken, velhasıl sular bu kadar köpürtülmüşken Ürdün kolayca akıntıya bırakılacak bir ülke olabilir mi? Normalde olamaz ama tuhaf bir şeylerin döndüğü de anlaşılıyor.
Siyasal süreçlerin geçmişine bakıldığında normal mantık, Filistin-İsrail değil Arap denkleminde de Ürdün’e özel önem veren ABD’nin son dakika kurtarma fonlarıyla devreye girerek öfkenin sarayın kapılarına dayanmasını önleyeceğini söyler.
Bu noktada ortaklar arasında sıra dışı bir uyuşmazlığa parantez açmak istiyorum.
Kral Abdullah geleneksel ortakların bölge politikalarından dolayı epey zamandır huzursuz. Hatta öfkeli.
Evvela Ürdün’ün Suriye’ye müdahalede sıçrama tahtası olarak kullanılması nedeniyle 7 yıldır diken tarlasında sekerek dolaşıyor.
Defalarca Şam’a gizlice temsilci göndererek Suriye ile ilişkileri düzeltmek istediği mesajını iletti. Kral bu konuda neredeyse Rus lider Vladimir Putin’e dua eder hale geldi. Bir an önce Suriye krizini çözse de Ürdün cendereden kurtulsa diye bekliyor.
Kral Abdullah Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) cehenneme çevirdiği Yemen’e de asker göndermeye yanaşmadı.
Finansörlerini gücendirmemek için sınırlı hava desteğiyle yetindi. Suud ve Emirlikler’in Katar’ı cezalandıran adımlarına da gönülsüzce ve sınırlı tedbirlerle eşlik etti. Ürdün’ün dış dayanakları bu tutumları illaki kara deftere not etmiştir.
Şimdi Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (MbS) ve Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed (MbZ) ikilisi İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte bölgenin hassas ayarlarını kurcalıyor. İran’ı bölgede püskürtme planlarının yanı sıra Filistinlilere rağmen Filistin’i halletmeye çalışıyorlar.
Kral Abdullah, bu adımlarla Ürdün’ün iyice okkanın altına itildiğini düşünüyor. Birkaç kez Trump ve MbS’yi tehlikeli oyundan vazgeçirmeye çalıştı ama nafile.
***
Buradan Ürdün’ün ekonomik dar boğaza girmesi ve sokağa taşan öfkeye dönersek; Amerikan-Suud-Emirlikler-İsrail ekseni, Ürdün’ün hırpalanmasına izin vererek Kral’a patronun kim olduğunu hatırlatmak istiyor olabilir.
Son zamanlarda yaşanan bazı tuhaf gelişmeler, Riyad-Amman hattındaki uyumsuzlukların ilginç noktalara vardığını gösterdi.
MbS’nin İsraillilerle iş tutması, Filistin için yeni öneriler hazırlanırken Ürdün’ün bypass edilmesi ve bu şekilde Kral Abdullah’ın geleneksel rolünün düşürülmesi…
Suudilerin, Ocak 2017’de Körfez İşbirliği Konseyi’nin Ürdün’deki Suriyeli mültecilere 3.6 milyar dolarlık yardım paketini yeniletmeyerek kralı ayağından vurması…
Ürdün’e vaat edilen 250 milyon dolarlık Suudi yardımın askıya alınması…
Filistin kökenli Ürdünlü işadamı Sabih el Masri’nin Suudi Arabistan’da tutuklanması…
Bütün bunlar Amman-Riyad hattındaki gerilimin dışa vurumu.
Filistin lideri Ebu Mazen (Mahmud Abbas) ve Kral Abdullah aralıkta Türkiye’nin çağrısıyla Filistin’i görüşmek üzere İstanbul’da olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Örgütü zirvesine katılmıştı. İddia o ki MbS-MbZ ikilisi, Filistin ve Ürdün’ün bu zirveye katılmalarını önlemeye çalıştı. Sözleri dinlenmeyince önce Arap Bankası Başkanı Masri’yi Riyad’da otel odasına hapsederek hem Abbas’a hem de Kral’a mesaj verdiler. Ardından MbS, 16 Aralık’ta Ebu Mazen’i Paris’ten Riyad’a ayağına çağırıp aşağıladı ve alenen tehdit etti.
Tabii aynısını Kral Abdullah’a yapamazlar. Kral yardımlar olmadan ayakta kalamayacağının farkında olsa da konumunu ustaca kullanabilen bir lider. Nitekim orduda Suudilerle dümen çevirebilecek üç yakınını açığa alarak kolay lokma olmadığını gösterdi. Bu olay olası bir darbe komplosunu açığa çıkarma hamlesi olarak algılandı.
En nihayetinde onlar için önemli olan jeopolitik konumuyla Ürdün’ün her zamanki gibi kendisine biçilen rolü benimsemesi. Ne var ki bu kez biçilen rol, Ürdün’ün fay hatlarını hiçbir şekilde dikkate almıyor. Tam bir cendere hali; sokakta öfke, ortaklar masasında Rus ruleti. Bir de sokaktaki ekmek kavgasına Filistin davasını tamamen satmış bir krala duyulacak Filistinli öfkesinin eklendiğini düşünün. Elbette mesele şu aşamada “Kral öldü yaşasın yeni Kral” başlığını taşıyacak kıvamda değil. Dediğim gibi Ürdün tehlikeli surlara salınacak bir ülke değil. Statükonun en simgesel sigortası da Haşimi krallığı. O yüzden ABD’nin nerede nasıl devreye gireceği önemli. Ertesi günü beklemek lazım.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025