Yasin AKTAY
Türkiye’nin başlattığı Barış Pınarı Harekatı Allah’ın yardımıyla başarılı bir biçimde ilerliyor. Tıpkı Fırat kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonlarında olduğu gibi, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da tabiriyle sivillere zarar vermemek için kuyumcu hassasiyetiyle yaklaşılıyor hedeflere.
Harekatın en önemli sonuçlarından biri de safların yeniden netleşmesini sağlamış olmasıdır. Kimin terörden yana olduğunu kimin olmadığını, kimin terörle mücadele ediyor bahanesiyle bölgede ne haltlar karıştırdığını, kimin Suriye’de aslında nasıl bir gündemi olduğunu, kimin kime dost kimin kime düşman olduğunun ortaya çıkmasına vesile oluyor. Ortaya konulan tepkiler şimdiye kadar Suriye’de çözüm adına taraflarca yapılan bütün oyalamaları da gözler önüne seriyor.
Bu arada Arap Birliği (AB) adına ortaya konulan utanç verici tepkilere karşılık gerek sosyal medyada gerek toplumda bir anda kontrolsüz bir Arap-karşıtlığının nüksettiği görüldü. Oysa AB adına konuşanların kimi temsil ettiği konusunda da Barış Pınarı Operasyonu aslında maskeleri indiren ve başta Araplara hıyanet edenleri de deşifre eden bir işlevi yerine getiriyor.
AB’nin zaten Arap halklarını hiç temsil etmiyor olduğu, gündeminde Arapların gerçek sorunlarına hiçbir zaman yer olmadığı hep konuşulan bir konuydu. Yıllardır Arapların yaşamakta oldukları gerçek sorunlara dair hiçbir konuya el atmadılar, hiçbir sorunu konusunda sadra şifa olan bir faaliyette bulunmadılar. Bugün savaşlardan, darbelerden ve ülke içindeki istibdattan kaynaklanan göç dalgalarının büyük çoğunluğu Arap ülkelerinden kaynaklanıyor ama AB bu konuda en ufak bir adım atmıyor. Dünya yeraltı servetlerinin çoğuna sahip oldukları halde Arap halkları açlık ve sefalet içinde yaşamaktadırlar. Kaynakların adil olmayan dağılımı, aşırı israfı ve yolsuzluk ve aşırı varlığa rağmen dışa bağımlılık AB ülkelerinin temel sorunu. Bu çelişkiler AB ülkelerinin halklarını yöneticilerinden uzaklaştırıyor.
Zaten herkesin mustarip olduğu bu çelişkilerin üstüne bir bakıma bölgenin Araplarını ve Kürtlerini koruma adına gerçek bir adım adan Türkiye’ye karşı AB ülkelerinin gösterdiği bu utanç verici itiraza en anlamlı ve en kitlesel tepki de yine Arap halklarından geliyor.
Sosyal medyada AB’nin lider ülkelerinin malum troll ordusunun propagandalarına karşı şimdiye kadar Türkiye lehine eşi benzeri görülmemiş kendiliğinden gelişen bir Arap desteği var. Arap halklarının kahir çoğunluğu Türkiye’nin operasyonunu son derece haklı görüyor, tebrik ediyor ve bu operasyona karşı çıktığı için kendi liderlerini kınıyor. Şahsen şimdiye kadar sosyal medyada Türkiye lehine bu kadar yoğun bir destek görmüş değilim. Araplar twitter’da #ArapBirligiBeniTemsilEtmiyor hashtagini Türkiye’ye destek çerçevesinde günlerdir gündemden düşürmüyor.
Önde gelen Arap milletvekilleri, kanaat önderleri, gazeteciler, akademisyenler ve her kesimden insan sosyal medyadaki hesaplarından Türkiye’ye çok anlamlı paylaşımlarla, fikirlerle desteklerini ifade ederken kendi ülkelerinin yöneticilerini Araplara sahip çıkma konusunda Türkiye’nin gerisinde kalmak bir yana, ona engel olmaya çalışmak dolayısıyla kınıyorlar. Bu ölçekte bir ayrışma şimdiye kadar hiç yaşanmamıştı desek yeridir. Barış Pınarı Arap liderlerinin kendi halkların nezdindeki meşruiyetini sorgulayan bir hal almaya başlıyor. Çünkü Türkiye o kadar isabetli, o kadar haklı bir iş yapmış oluyor ki, Arap dünyasının maşeri vicdanı bunu büyük bir coşkuyla, hüsnü kabulle ve çok samimi dualarla karşılıyor.
Arap-Müslüman düşünürlerin girişimiyle oluşmuş olan Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Forumu’ndan İslam ve Arap dünyası sivil toplumunu temsil eden hepsi de çok etkili 108 düşünür, diplomat ve akademisyen Barış Pınarı Harekatı’nı desteklediklerini açıklama notuyla duyurdu ve Birleşmiş Milletler’e (BM) hitaben harekata destek çağrısı yaptı.
Dolayısıyla, AB’nin tavrını birilerinin Araplığa getirmesi son derece yanlış. Bu birliğin Araplarla hiçbir ilişkisi yok. Arap yöneticilerinin kendi halklarıyla ilişkisi PKK’nın Kürt halkıyla ilişkisi gibidir. Halklarına hariçten dayatılan rejimlerin ortaklığında PKK yerini buluyor. Kendi halklarını temsil etmeyen Arap liderleri, kendileri gibi Kürt halkını temsil etmediği halde Kürt halkına empoze edilecek faşizan bir aktör olarak PKK’ya daha fazla yakınlık duyuyorlar. Normalde ideolojik söylemi içinde güçlü bir Arap nefretini de temsil eden PKK/PYD’ye bu Arap liderlerinin sempatisini anlamakta zorlananlar varsa buradan baksınlar. Ortaklıkları zannedildiğinin çok derininde yatıyor.
Operasyonu ister Kürtlere karşı ister Araplara karşıymış gibi sunmaya kalkışanlar aynı noktadan hareket ediyorlar. Oysa Araplar da Kürtler de biliyor ki, bu operasyon tam da bölgede fiili bir duruma dönüşmüş işgali bitirmek ve Arap, Kürt, Türk, Alevi Sünni, Müslüman Hıristiyan halklarının barış ve huzur içinde bir arada ve “tek ülke” içinde yaşamaya devam etmelerini sağlamak üzere yapılmaktadır.
Ve tam da o yüzden harekata en büyük destek bunun şuurundaki Araplardan ve Kürtlerden gelmektedir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019