Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
Otoriterliğe dair bir hukuk manifestosu
4.07.2025
16

Adem Sözüer, sosyal medya üzerinden “ana muhalefet partisine yönelik ‘eylemli kapatma’ girişimi” başlıklı on maddeden oluşan bir metin yayınladı. Metin, basında o gün yer aldı ve geçti gitti. Oysa Sözüer’in kısa metni, siyasi hararet ve keskin tespitler de içeren güçlü bir hukuk manifestosuydu.

Baskı ortamı hemen herkesi suskunluğa itiyor; yaşananlar karşısında Anayasa, İdare ve Ceza hukukçularından tek tük ses çıkıyor.

Prof. Dr. Adem Sözüer, İzzet Özgenç ve Kemal Gözler bu az sayıda ses arasında yer alıyor.

Sözüer’in manifestosu etkileyiciydi.

Kendimize göre üzerinden geçelim.

Önce yazdığı şu madde:

“Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi HM kararlarının uygulanmadığı, muhalif siyasetçi ve gazetecilerin tutuklandığı, belediyelere kayyum atandığı ortamlar, hukuktan arındırılmıştır; hukuk normları askıdadır…”

Sözüer, son derece açık bir biçimde geldiğimiz noktada, “Türkiye’de hukuk düzeni ve hukuk devleti kalmadığını” söylüyor.

Takip eden maddelerde yürüyen adli süreçlerin “görünüşte” davalar olduğunu belirtiyor. “Görünüşte davaların bir hedefi ise siyasi tasfiyelerdir” diyor. Bu çerçevede muhalif ve istemeyen siyasi partilerin “organize işlerle suçlandığını, iç çatışma, tartışma ve belirsizliklere sürüklenmek istendiğini”, böylece gerçek muhalefetin yok edildiğini vurguluyor...

Sözüer Türkiye’den söz ediyor, ama asıl yaptığı, otoriter, tek sesli rejimlerin, demokrasi ve hukuk dışı düzenleri tarif etmektir.

Bu düzenlerle ilgili örnekleri sıralamaya kalksak, rejimlerin sıfatlarını yazsak, muhtemelen cumhuriyet savcıları bir bahaneyle harekete geçer. Ama neyin ne olduğunu, nelerin kastedildiğini herkes biliyor. Muhalefete yönelik keyfi suçlamalar, operasyonlar ve davalar, otoritarizm tarihinin kritik noktalarını oluşturur.

Bu sınıflamaya giren her ülke, bu tarihe kendince katkıda bulunmuştur.

Seçilmiş makamların devletleştirilmesi, siyasi alanın boğulması, demokrasilerdeki temsil ilkesinin içinin boşaltılması; bunların ilkeler ve hukuk karşısında, onlara aykırı kanun maddelerinin çıkarılarak yapılması, memleketteki kayyumlar düzeni, Erdoğan iktidarının seçimli otoriter düzenlere bir katkısıdır.

Sözüer, hukuk dışı olmakla birlikte, kanuni ve siyasi sonucu olan, bir tasfiye aracı olarak kullanılan “eylemli parti kapatmalar”dan söz ediyor. Bu araç, başka otoriter diyarlarda uygulanmış mıdır bilmiyoruz, ama bizde hukukun bypass edilme yollarından biri olarak keşfedilmiş durumda. Sözüer’e tanımına göre “eylemli parti kapatması, bir siyasi partinin Anayasa Mahkemesi kararı olmadan siyasi oyundan dışlanması, devre dışı bırakılmasıdır.”

Örneğin “HDP, kâğıt üzerinde açık bir parti gibi görünmekte ama malum ‘organize işlerle’ etkinliği fiilen sonlandırılmış ve parti eylemli olarak kapatılmıştır. Bu, bir partinin Anayasa Mahkemesi kararı olmadan, yani hukuki değil eylemli kapatılmasıdır. Eylemli kapatma, darbe dönemlerinde yapılan parti kapatma ve kayyum atamalarından bile daha olumsuzdur. Çünkü darbe zaten hukuki değil fiili bir rejimdir…” diyor ceza hukuku profesörü.

Son cümlesi manifestosunun zirvesi: “Partilerin hukuk dışı yöntemlerle etkisizleştirilmesi esasen suçtur. Bu suçların mağduru sadece o partinin üyeleri değil, tüm toplumdur. Fail ise hukuktan arındırılmış ortamı oluşturanlardır. Eylemli kapatma girişimi fiili bir zor kullanma olduğu için, çözümü hukuki eylemliliktir…”

Teşekkür etmek gerek Sözüer’e.

Mesele bilmek, mesele ifade etmektir.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar