Atilla YAYLA
Türkiye’de kamu idaresinin şeffaflık ve etkinlik bakımından iyi durumda olmadığı hepimizin malûmu. Böyle bir idarenin yozlaşmaya uğramaması ve haksızlıklara yol açmaması imkânsız. Bundan dolayı halk arasında en çok şikâyet edilen şeylerden biri idarenin ayrımcılık, haksızlık yapması ve bazen vatandaşa tahakküm etmesi.
Türkiye’deki yükseköğretim rejimi son derece merkeziyetçi. 12 Eylül döneminde yaratılan ve yükseköğretimi demir yumrukla her bakımdan belirlemeyi ve kontrol etmeyi amaçlayan YÖK aleyhindeki tüm söylemlere ve politik vaatlere rağmen hâlâ ayakta. Bu kurumun hangi niyetle yapılırsa yapılsın birçok icraatının zararlı sonuçları oluyor. Yükseköğretim bu yüzden rekabetten, çeşitlilikten, kaynak kullanımında etkinlikten uzak kalıyor. Aslında politikacılar da bunun farkında. Bu yüzden YÖK reformu tartışmaları ve planları gündemden hiç düşmüyor.
YÖK Vakıf Yükseköğretim Kurumlarına karşı özellikle kuşkucu bir bakışa sahip. Vakıf okullarının mütevelli heyetlerinin ve başkanlarının çoğuna potansiyel kabahatliler gözüyle bakıyor. Bu kuşkucu duruş usulün de esasın da ihmâl edildiği YÖK icraatlarına yol açıyor.
YÖK’ün bu tür icraatlarının son örneği Haliç Üniversitesi’ne yapılan muamele. Dün sabah Haliç Üniversitesi’nin hamisi İstanbul Üniversitesi’nden bir heyet polislerle YÖK’ün talimatı doğrultusunda üniversiteye geldi ve yönetime el koymak istedi. Yapılan iş usul bakımından da esas bakımından da sıkıntılıydı. YÖK mevzuatına göre problem olduğu düşünülen üniversitelere eksiklik ve aksaklıkların giderilmesi için yazılır ve süre verilir. Süreç muhtemelen birkaç yazışma alır. İşlemler tekemmül ettikten sonra bir sonraki aşamaya geçilir. Haliç olayında böyle bir durum yok. Tam da tersine sanki bir acelecilik var.
YÖK bir idarî kurum. Yargısal yetkisi yok ve olamaz. Haliç Üniversitesi hakkında usulsüzlük, yanlışlık iddiaları varsa bunları yargıya havale etmeliydi. Oysa YÖK bu durumda hem yargı makamı hem de bir yargı kararını yerine getiren idare gibi işliyor.
Medyaya düşen haberlere göre YÖK’ün bu davranışının gerekçesi “kötü yönetim.” Bu iddia çok sübjektif. Bu iddiayla her üniversiteye aynı şekilde muamele edilebilir. Kaldı ki bir üniversitenin iyi mi yoksa kötü mü yönetildiğini genel gidişata bakarak anlayabiliriz. Haliç dört sene öncesinde yol kenarındaki bir binayla bilindiği için E-5 üniversitesi diye tanınan üniversiteler arasındaydı. Şimdiki yönetim kurumu borç ve fiziksel yetersizlikler içinde devraldı. Aradan geçen sürede 100 bin metrekareyi aşan bir alan stokuna ulaşıldı. Geçen Eylül’den beridir bu Üniversitedeyim ve –çözülmek üzere olan malî krizi bir yana bırakırsak- her geçen gün daha iyiye gittiğini gözlemlemekteyim.
Haliç’e yapılan haksız muamele sadece Haliç’e zara vermekle kalmaz, diğer vakıf üniversitelerini de sarsar. Bir diğer merak konusu, Gülen cemaatine bağlı ve ciddî suç iddialarıyla ilişkilendirilen üniversitelerle ilgili işlem yapılacağından söz edilirken Haliç’e yönelik böyle bir icraatın gerçekleştirilmesi. Neler oluyor?
Haliç Üniversitesi’ne yapılan yanlış ve haksız muameleye bir an evvel son verilmesini temenni ediyorum.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019