Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Bir dostumun arabasıyla havaalanına ulaşıp sabahın yedisinde İzmir-Ankara-Diyarbakır üstünden Batman’a vardım. Böylece Yeni Anayasa Platformu’nun (YAP) Batman Barosu ile birlikte düzenledikleri anayasa paneline yetişebildim. Daha kuşların bile uyanmadığı saatlerde havaalanları kuşlar gibi cıvıldaşan insanlarla doluydu. Kalkacak uçakların anonsunu dinliyorum, neredeyse Türkiye’nin her ilinin adı geçiyor. Havaalanları, uçaklar tertemiz, pırıl pırıl, düzgün giyimli insanlar oradan oraya koşturup duruyorlar...
Otuz sene değil, son on, on beş sene içindeki muazzam değişimi düşünüyorum...
Diyarbakır’dan Batman’a doğru karayoluyla gidiyoruz. Yanımda oturan dostum Erol Katırcıoğlu elindeki cep telefonundan geçtiğimiz yollarda bulunduğumuz noktaları izliyor, eğilip bakıyorum geçtiğimiz yerlerde bizim görüş ufkumuza girmeyen ırmakları, nehirleri, yerleşim yerlerini görüyorum. Dünya ne kadar değişti, ona ayak uydurmakta zorlanıyoruz bir de kalkmış dünyayı değiştirmeye uğraşıyoruz diyorum...
Buraların ne kadar hızlı değiştiğini anlatıyor Batmanlı dostlarımız yol boyunca, biz ise “Anayasayı nasıl değiştirebiliriz” sorusuna yanıt bulmak üzere menzilimize doğru yol alıyoruz. Yalnızca ekonomik, teknolojik değil, sosyal yaşamın da hızla değiştiği bir ülkede siyasal yaşam, siyasal yaşamı belirleyen koşullar ne kadar da yavaş ve zor değişiyor diye düşünüyorum. Herkes değişsin dediği artık meşruiyeti kalmamış şu anayasayı değiştirmek için bunca çaba...
Niye?
Biraz sonra yapacağım kısa konuşmamın ana teması da bu olacaktı zaten. Her şey bu denli hızlı değişiyor da siyaseti belirleyen koşulları neden değiştiremiyoruz ya da siyasanın değişimi neden bu denli yavaş? Menzilimize doğru yol alırken yanıtlarım olsa da bu soru kafamın içinde yine dönüp duruyor.
Düşünürken aklıma internet ortamında, benim gibi değişimi görüp, değişimi dillendiren, habire kendini değiştirmeye uğraşanları eleştiri amaçlı söylenmiş bir laf aklıma düşüyor. Geçmişten alıp, “belkemiksiz aydınlar” sözünü tekrarlıyor yazan.
Ne büyük aymazlık. Bu kişi, aydınlar için gerekli olanın belkemiği değil düşünce organı olan beyin olduğunu unutuvermiş. Belkemiği çok gelişmiş ama beyni az gelişmiş birçok yaratık var bu âlemde oysa.
Mesele karmaşık değil, beynini kullanarak dışımızdaki değişimi görüp kendini de değiştirerek statükoya karşı mücadele etmek...
Bizde bu amaçla statükonun koruyucusu 12 Eylül dikta anayasasını değiştirmek üzere yollardayız, hem kendi düşüncelerimizi söylüyoruz hem de herkesin ne düşündüğünü öğrenmeye çalışıyoruz.
Toplantının yapılacağı Kültür Sarayı’nın salonu da yollar gibi yine halkla cıvıl cıvıl. Nihal Bengisu Karaca, Lale Mansur ve ben konuşmacıyız. Moderatörlüğünü Enver Sezgin’in yaptığı panel YAP adına Veysel Uçum’un açışıyla başlıyor. Bizler kısa konuşuyor ve sözü salona bırakıyoruz.
Burası Batman, diyar-ı Kürt, konuşanlar söze Kürtçe başlıyorlar, Enver hariç konuşmacı bizler Kürtçe bilmediğimiz için sözlerinin devamını Türkçe getiriyorlar. Dinlerken düşünüyorum. İşte mesele bundan ibaret; devletçi-statükocu kafalar olmasa halk meseleleri rıza yollu gönüllü biçimde çözer. Nerede Kürtçe konuşacak, nerede Türkçe konuşacak bilir. Dil aynı zamanda bir iletişim aracı, eğer birlikte yaşayacaksak iletişim kurmayı da elbette becereceğiz.
Yeter ki birlikte yaşama isteğimiz olsun. Yeni anayasa olacaksa ruhu bu olmak zorunda.
Akıl almaz biçimde Kürt halkının seçilmiş temsilcilerini ellerine kelepçe vurup içeri attınız, Kürtçe savunmalarını, “bilinemeyen bir dil” diyerek engellemeye kalktınız; Kalktınız da ne oldu? Panel sonrasında sokağa çıktık, sokaklar genç, kadın, çoluk çocuk cıvıl cıvıl ve herkes Kürtçe konuşmakta. Göze çarpan ilk görüntü gençlerin çokluğu. Baro yöneticilerinden olup, alçakgönüllülükle bize hem ev sahipliği hem mihmandarlık yapan genç dostum gençlerin yoğunluğunun Batman’a özgü olduğunu açıklıyor.
Hep birlikte “Çadır”a yöneliyoruz, ziyaret etmek ve destek bildirmek için. “ Çadır” diyorum, çünkü artık bir “Çadır” vakamız da var. BDP’nin başlattığı sivil itaatsizlik eylemleri hız kesmeden ve yığınsallaşarak sürüyor. Bu amaçla Batman’da kurulan “Demokrasi Çadırı”nı ziyaret ediyoruz. Çadırda ilk göze çarpan Abdullah Öcalan’ın çok sayıda posterleri ve Kürtçe afişler. Türkçe de var. Oturuyoruz, BDP Milletvekili Ayla Akat mikrofonu alıp hoş geldiniz dedikten sonra, pürüzsüz temiz bir Türkçeyle çadırın hikâyesini ve taleplerini açıklıyor. Çadırı yıkmak için polisin yaptığı gece baskınını anlatıyor, “Basına yansımadı ama pek çok kadının kolu kırıldı” diyor. Batıda basının sivil itaatsizlik eylemlerine gerekli ilgiyi göstermediğini söyleyerek sitem ediyor. Haksız değil.
Öğreniyoruz ki, o çatışmadan sonra Batman Barosu ve diğer sivil toplum kuruluşları araya girmişler, Batman Valisi de sağduyulu davranmış ve mesele çözümlenmiş.
Demek ki, bütün mesele belkemiğimizi unutup beynimizi kullanmakta.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Üzgünüm
7.05.2012 - Gerçek muhalefetin ayak sesleri
3.05.2012 - Hasan Tahsin gerçekte kimdi
30.04.2012 - Sıcağı sıcağına...
28.04.2012 - Tarihe doğru uzun yürüyüş
26.04.2012 - Umudun gücü...
23.04.2012 - Dürüstlük üstüne
21.04.2012 - Ölüm sınırına gelindi
19.04.2012 - ‘Silahsız kuvvetler darbesi’
16.04.2012 - Bir dokun bin ah işit...
14.04.2012
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Can C.
Kalem tutan elin dert görmesin Ahmet abi.
mehmet
başbakanımız eski başbakan değil malesef
Hasan Deniz
Dindar biri olarak "Seni yaradan Allaha kurban" diyorum.