1.12.2016
2011 yılında Özbek Özel Kuvvetleri, başkent Taşkent’in en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Turkuaz’a bir operasyon düzenledi ve alışveriş merkezini kapattı. Alışveriş Merkezi’nin Türk sahipleri (Vahit Güneş, Fikret Güneş ve 3 yönetici) hapse atıldı.
Görünen sebep kaçakçılık, vergi kaçırma gibi suçlardı. Özbek tv'lerinde şirketin başta Fethullah Gülen cemaati olmak üzere, dinci gruplara para verdiği iddia edildi.
Hapse atılan yakınlarından haber alamayan, avukat tutmalarına dahi izin verilmeyen Türkiye’deki yakınlarının yanına bir gün bir adam geldi. Adam kendisini KGB’nin yerine kurulan Rus İstihbarat Servisi FSB’nin Şefi Alexander Bortnikov’un güvendiği bir kişi olarak tanıttı ve yardım teklifinde bulundu. Özbekistan’ın İstihbarat Şefi Rustem Inoyatov’a doğrudan ulaşabileceklerini söyledi. Adamın yanında korumalar, üst rütbeli generaller gören aile yardım teklifini kabul etti.
Tabii bu işi yapabilmek için para gerekiyordu. Aileden 3 milyon dolar istedi. Aile önce 1 milyon dolar verdi. “FSB şefinin yakını” olan heyet kartlarını verip gittiler. 6 ay sonra tekrar 1 milyon dolar daha istediler. Aile Özbekistan’daki hesaba 700 bin dolar daha gönderdi. Sonra aileye kendisini Özbekistan Ulusal Güvenlik Servisi’nde çalışan bir avukat olarak tanıtan bir kişi de, eğer 1 milyon dolar daha vermezlerse yakınlarının 18 yıl hapis cezası alacağını söyledi. Çaresiz aile 750 bin dolar da ona gönderdi.
10 ay sonra Türk iş adamları iki ülke arasındaki diplomatik görüşmeler sonucunda serbest bırakıldı ve Özbekistan’dan deport edildi. Ama bu kararda hiçbir FSB yetkilisinin rolü olmamıştı.
Aile, birkaç ay sonra gelip 3 milyon dolarlık borçlarını kapatmalarını isteyen bir Türk vatandaşını polise gitmekle tehdit edince gerçek ortaya çıktı. Adam onlara dolandırıldıklarını söyledi. Aile kendilerini dolandıran adamı fotoğraflardan teşhis etti.
Adamın adı Talat Çetin’di.
Türk iş adamının ailesi işin peşini bırakmadı ve özel bir dedektif tutarak dolandırıcıların peşine düştü.
Rusya’nın araştırmacı gazeteciliğiyle ünlü gazetesi Novaya Gazete’ye gittiler. (Gazete’nin kurucu ortaklarından biri 1991 yılında Nobel Barış Ödülü’yle aldığı parayı gazetenin bilgisayarlarının alımı işine harcayan Mikhail Gorbaçov. Diğeri ise Independent’in da sahibi Rus oligark Lebedev. Ülkenin en etkili muhalif gazetesi Novaya Gazete’nin Rusya’nın Çeçenistan'da işlediği insan hakları ihlallerini araştıran muhabirleri Anna Politkovskaya, Yury Shchekochikhin ve Anastasia Baburova öldürülmüştü.)
Gazetenin muhabiri Sergey Kanev, aileye Çetin’in bıraktığı kartvizitteki telefon numaralarını araştırarak işe başladı. İlk telefon numarası Diana adlı bir kıza aitti. Diğer dört numara ise sahteydi. Muhabir bu kez karttaki adrese gitti. Adreste de kimse yoktu. Ama “Üç yıl önce tuhaf generallerin ofisi kiralayıp, sonra da hızlıca boşalttıklarını” öğrendi.
Peki, karttaki internet sitesindeki Rusya Ulusal Güvenlik Akademisi neydi? Sitede bu kişilerin resmî üniformalı fotoğrafları bulunuyordu?
Novaya Gazete’nin muhabirine göre her şey sahteydi. Üniformalar satın alınmış ve kendilerine FSB yetkilisi görüntüsü vermişlerdi.
Akademinin o tarihlerdeki başkanı görünen Gennady Arutyunov, Moskova’nın banliyölerinde oturan çok sayıda küçük çaplı şirket kurmuş bir adamdı. Bir ara 2005 yılında batan bir bankanın başkanının desteğiyle Finans, ekonomi ve güvenlik konularında bir dergi çıkarmıştı. Gazete 2007 yılında, Arutyunov tarafından 40 bin dolar dolandırılan bir Samaralı iş adamına ulaşmıştı. Ortada tam bir batık dolandırıcı hikâyesi vardı.
Sitede danışman olarak adları geçen eski generaller Ivashov ve Grachev, akademi kurucularını tanıdıklarını ama onlarla hiçbir ilgileri olmadıklarını söylediler. Gazetenin aramasından sonra siteden iki eski generalin fotoğrafları çıkarıldı.
Gazetenin haberine göre, kendini Ulusal Güvenlik Akademisi’nde korgeneral olarak tanıtan Talat Çetin 1973 Ağrı Posof doğumlu bir işadamı. 90’lı yıllarda Rusya ve Özbekistan’da iş yapmış, yatak örtüsü satmış. Sonra Rus ortağı tarafından dolandırılmış. Ufalı bir hanımla evlenerek Rusya vatandaşlığı almış bir de isminin ortasına Rusça ad; Enveroviç.
Novaya Gazete’ye göre kendisini FSB başkanının yakını diye tanıtmak Talat Enveroviç’in ilk vakası da değil. 2012 yılında Malta Ticaret Odası, Rusya’nın turistik şehri Rostov’u ziyaretlerinde Rostov’daki Malta Fahri elçisi adayı olarak kendisini Londra merkezli bir şirketin Rusya temsilcisi olarak tanıtan Talat Enveroviç Çetin’i ziyaret etmişti.
Rostov valisi ve Rostov Ticaret Odası, gazeteye böyle bir ismi tanımadıklarını söylediler. Bu arada gazetenin ulaştığı Ulusal Güvenlik Akademisi’nin başkanı Gennady Arutyunov iki yıl önce akademinin dağıldığını, Talat Enveroviç Çetin’in ne yaptığını bilmediğini söyledi.
(2012 yılında Novaya Gazete’de çıkan haber https://www.novayagazeta.ru/articles/2012/12/24/52931-gospodin-turetskopoddannyy)
Ama biz ne yaptığını biliyoruz. Son zamanlarda her akşam televizyonlarda Rusya Ulusal Güvenlik Akademisi’nde çalışan, Korgeneral olarak Türk-Rus ilişkileri üzerine konuşan en popüler uzman. Neredeyse bütün televizyonlara ve gazetelere röportajlar verdi. Türkiye’nin NATO’dan ayrılıp 'Şanghay Beşlisi’ne katılmasını savunuyor.
Sitesindeki biyografisini okuyunca etkilenmemek mümkün değil:
“Talat Çetin (Rusça: Четин Талат Энверович) “Rusya Millî Güvenlik Akademisi”nde Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısıdır. Uluslararası hukuk ve ekonomi eğitimi almış Türk asıllı Rusya vatandaşıdır. Rusya’nın uluslararası ekonomik ilişkileri alanında yirmi yıllık tecrübesi vardır. Ayrıca Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerindeki girişimcilerle ilgili de oldukça zengin bir deneyime sahiptir. Başta Rusya olmak üzere Bağımsız Devletler Topluluğu ve Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi devletlerde iş yapmaya gelen yabancı vatandaşlar ile bizzat ilgilenmekte, ülkeler arası ilişkilerin pekişmesine yardımcı olmaktadır. Yabancılar göç bürosundaki kayıttan başlayarak iş sonuçlanıncaya kadar birçok problemlerle karşı karşıya kalmaktadır.
Türk Akımı'nın isim babasıdır. Rusya Federasyonu Millî Güvenlik Akademisi içinde korgeneral rütbesiyle görev yapan Sn. Talat Enveroviç Çetin...”
http://talatcetin.com/
Rusya’da bu kadar yüksek mevkide görev yapan, Türk Akımı’nın isim babası, Türk asıllı bir korgenerali bunca yıldır tanımamış olmamız bizim ayıbımız.
Muhakkak Rusya’da çok ünlüdür diyerek sitedeki adının Rusça yazılışını Google’a yazıyoruz. Karşımıza ilk üç sırada kendi sitesinden haberler çıkıyor.
Dördüncü sıradaki haberse Novaya Gazete’nin yukarıda anlattığımız haberi.
Talat Çetin, 2013 yılında bir açıklama yaparak gazetede çıkan haberi yalanlamış, gazeteye dava açacağını söylemiş. http://haberrus.com/headline/2013/02/05/talat-cetin-novaya-gazetanin-iddialarini-yalanladi.html
Onun açıklamasına da bakalım:
“Halen Akademide Dış Ekonomik İlişkilerden sorumlu Başkan Yardımcısı olarak Tümgeneral rütbesi ile görev yaptığını, kurumun resmî internet sitesinin de www.uacadnb.ru olduğunu söyledi.
Rusya Federasyonu genelinde, Rusya’nın ve dost ve stratejik ortak ülkelerin çıkarlarını her platformda korumak, geliştirmek, ülke çıkarlarına zarar verecek her türlü eylem ve davranışa engel olmak ve diğer devlet kurumları ile iş birliği içerisinde faaliyette bulunmak gibi bir misyonları olduğuna değinen Çetin, resmî görevi dışında Türk vatandaşlarının haklarını korumak için de çalıştığını belirtti.”
Açıklamada bahsedilen adreste karşınıza Ulusal Güvenlik Akademisi adlı, kurucu ilkeleri ve kurucuları dışında bir çalışması gözükmeyen bir site çıkıyor. Sitedeki en kapsamlı yazı Akademi çalışanlarının giyeceği üniformalarının anlatıldığı bir yazı http://www.uacadnb.ru/forma-anb.
Rusya Ulusal Güvenlik Akademisi’nin adını Türkçe dışında Rusça ve İngilizce arattığınızda neredeyse hiçbir şey çıkmıyor. Sadece İngilizcede bu adlı bir akademinin UFO araştırmaları bölümünde çalıştığını ve esas patronun Putin olduğunu iddia eden bir adam dışında.
http://www.ufoevidence.org/documents/doc479.htm
Çetin’in Rusya Ulusal Güvenlik Akademisi başkan yardımcısı olarak (ki yine üniformalı değil) Sputnik’e de pro-Rusya açıklamalar yaptığını ekleyelim. https://tr.sputniknews.com/columnists/201611281026035664-suriye-turk-askeri-kimler-oldurdu/
Tuhaf. Ne tuhaf değil ki! Rusya’da böylesine bir kurumda bir korgeneral pozisyonunda olan birinin her akşam Türk kanallarında siyaset konuşması, adının Talat Enveroviç olması... Ama en tuhafı Türkiye’nin Rusya’yla ilişkileriyle ilgili Türkiye’deki medyanın sorgusuz onu referans kabul etmesi...
Rusya’ya gittiğinde Öcalan’ı karşılayan, bir sene önce Boğaz’a nükleer bomba atmak lazım diyen Jirinovski’nin, Rusya’nın yeniden imparatorluk olmasına kendini adamış ama Türkiye’ye neo-Osmanlıcılık Türkiye’nin sonu olur aklı veren, Ukrayna’nın işgalini savunan Rus nasyonal sosyalist Dugin’in Ankara’da ağırlanması da tuhaf. Onun organizasyonuyla Kırım’a gidip, neredeyse Türkiye adına Kırım’daki Rus işgalini tanıma sözleri veren Avrasya Yerel Yönetimler Birliği ise en tuhafı herhâlde. (Avrasya Yerel Yönetimler Birliği hakkında bir fikir vermesi için http://www.comu.edu.tr/haber-12534.html)
Batı’ya kızmakta sonuna kadar haklıyız. Suriye için, 15 Temmuz için, PKK için ABD’yle AB’nin mide bulandıran politikalarına ses çıkarmamak yanlış olurdu. Ama onlara kızıp kendimizi soğuk bozkırlara da atmayalım. Atacaksak da bari sahiden yolu bilen birilerine danışalım...
Buyurun sosis imalatı üzerine konuşalım…
26.02.2021“Bineceğim üstüne, vuracağım kırbacı!”
8.02.2021Büyüklük ‘küçük’lerde mi kalacak?
6.02.2021O görüntü neden insanların ağrına gitti?
3.02.2021Bazılarını hiçbir şey bağlamaz...
28.01.2021“Şimdi Sibirya soğuktur” demeden...
25.01.2021Ne kadar pragmatik o kadar anakronik
18.01.2021Şiddetle aranıza mesafe koyacak mısınız?
16.01.2021Çıkmaz demeyin, şansınızı deneyin
13.01.2021Türkiye “Küçük Amerika” olur mu?
9.01.2021Uygur sessizliğinin tuhaf tarihi
2.01.2021Dün Ankara’da iki binada yaşananlar…
31.12.2020Orda, bir mahkeme var uzakta...
27.12.2020‘Beşinci kol faaliyeti’ diye diye…
24.12.2020Neden onlarla yeterince gurur duymadık?
19.12.20202806 nolu odada olanlar orada mı kalmalıydı?
13.12.2020Hayır, o reform misafirler için…
23.11.2020Bir başka (dır) Türkiye mümkün...
20.11.2020Biden’ın Türkiye ile 48 yıllık hikayesi
9.11.2020Mahcup olanlar, mahcup olmayanlar...
7.11.2020Devlet iplerinden kurtulunca...
19.10.2020Ulusalcılık nasıl resmi ideoloji oldu?
13.10.2020Üzerimize sürülen makam aracı...
5.10.2020Zor zamanlarda ‘pisleşmeme’ ahlakı
1.10.2020Zor zamanlarda ‘pisleşmeme’ ahlakı
30.09.2020Jurnalciler yeniden bildiriyor
24.09.2020Challenger neden infilak etmişti?
21.09.2020Gofretten darbeyi kimler yedi?
16.09.202011 Eylül’ü de konuşacak mıyız?
13.09.2020Sırada yerli ve milli hukuk mu var?
2.09.2020Adaletin yalancı çoban hikayesi
31.08.202026 yıl önce “uçaktan düşen bombalar”...
29.08.2020Kızıl Elma mı, Fatih Portakal mı?
26.08.2020Sevinmiyorlar diye sevinmek...
24.08.2020İktidar bir PR faaliyeti midir?
22.08.2020Neresi iç, neresi dış karışınca...
19.08.2020Türkiye ‘üçüncü dünya döngüsüne’ mi giriyor?
17.08.2020Türkiye’nin tekinsizlik sorunu
12.08.2020Lübnanlılar da mı vatan haini?
11.08.2020Virüs nasıl 1000’in üzerine çıktı?
8.08.2020Virüs nasıl 900’lerde takıldı?
5.08.2020Ya toplumsal sözleşme ne olacak?
3.08.2020Peki, Ayasofya bundan sonra dolacak mı?
25.07.2020Ne yani internet denetimsiz mi kalsın?
22.07.2020Huysuz Virjin yerli ve milli değil miydi?
20.07.2020Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra...
18.07.2020Bu ‘cazip’ teklife ne denecek?
6.07.2020O kadar haklılıktan bu kadar haksızlığa...
29.06.2020Yolu devletten geçen herkes....
24.06.2020Post travmatik seçim bozukluğu
22.06.2020Bize Twitter’ın bir oyunu mu bu?
15.06.2020